Translation of "Odasındaki" in English

0.007 sec.

Examples of using "Odasındaki" in a sentence and their english translations:

Tom'un odasındaki ışık yanıyor.

The light is on in Tom's room.

Tom'un odasındaki lamba açık.

The light in Tom's room is on.

Mary odasındaki mumları yakar.

Mary lights the candles in her room.

Tom odasındaki yatak yapılmamıştı.

The bed in Tom's room was unmade.

Mary odasındaki mumları yakmaz.

Mary doesn't light the candles in her room.

Yatak odasındaki sanat galerisi değil,

was not laid in that bedroom art gallery

O, şimdi odasındaki şeyleri düzenliyor.

He is now setting things in order in his room.

Oturma odasındaki herkes televizyon izliyor.

Everyone is in the living room watching TV.

Onun odasındaki her şey küçük.

Everything in her room is small.

O, müdürün odasındaki meslektaşlarına katıldı.

He joined his colleagues in the director's office.

Tom yemek odasındaki ışığı açtı.

Tom turned on the light in the dining room.

Neden toplantı odasındaki ışığı açık bıraktın?

Why did you leave the light on in the meeting room?

Toplantı odasındaki masaya kim yiyecek bıraktı?

Who left food on the table of the meeting room?

Yangın, Dan'in odasındaki bir divanda başladı.

The fire started on a sofa in Dan's room.

Tom yatak odasındaki duvarların rengini beğenmiyor.

Tom doesn't like the color of the walls in his bedroom.

Andrew yatak odasındaki bazı rafları onarıyor.

Andrew is fixing some shelves in the bedroom.

Ben kitabı oturma odasındaki masanın üstüne koydum.

I put the book on the table in the living room.

Tom saat 2.30'da odasındaki tek kişiydi.

Tom was the only one in the room at 2:30.

Dan, Linda'nın yatak odasındaki cinayet silahını sakladı.

Dan hid the murder weapon in Linda's bedroom.

Tom ve Mary oturma odasındaki mobilyaları yeniden düzenlediler.

Tom and Mary rearranged the furniture in their living room.

Tom yatak odasındaki akvaryumda yüzen tropik balıklara bakarak oturdu.

Tom sat staring at the tropical fish swimming around in the aquarium in his bedroom.

Tom Mary'ye oturma odasındaki kanepe için ne kadar ödediğini sordu.

Tom asked Mary how much she'd paid for the sofa in her living room.

- Odasının ışığı açık olduğuna göre, gelmiş olmalı.
- Onun odasındaki lamba açık olduğu için, o eve gelmiş olmalı.

Since the light in his room is on, he must have come home.