Translation of "Oğlu" in English

- Onun oğlu hasta.
- Oğlu hasta.

- His son is sick.
- His son is ill.

Oğlu hasta.

Her son is sick.

- Oğlu nasıl öldü?
- Onun oğlu nasıl öldü?

How did her son die?

- John'ın iki oğlu var.
- John'ın iki oğlu vardır.
- John'un iki oğlu var.

John has two sons.

Oğlu okuldan atıldı.

His son was expelled from school.

Onların oğlu büyüdü.

Their son grew bigger.

Oğlu kasabada kayboldu.

His son was lost in the town.

Kralın oğlu kaçırıldı.

The king's son was kidnapped.

Oğlu kazada öldü.

Her son was killed in the accident.

Tom kimin oğlu?

Whose son is Tom?

Oğlu nasıl öldü?

How did his son die?

Tom'un oğlu hasta.

Tom's son is sick.

Oğlu ona bağırıyor.

His son is yelling at him.

O, oğlu sever.

He loves the son.

Onların oğlu var.

They have a son.

Tom'un oğlu vardı.

- Tom had one child.
- Tom had a son.

Oğlu korkuyla titredi.

His son trembled with fear.

Onun oğlu sağır.

Her son is deaf.

Üç oğlu vardı.

He had three sons.

Kimin oğlu hasta?

Whose son is sick?

- Leyla'nın bir oğlu vardı.
- Leyla'nın bir oğlu oldu.

Layla had a son.

- Oğlu kadar kızı da ünlüydü.
- Kızı oğlu kadar ünlüydü.

His daughter, as well as his son, was famous.

- Onun başka bir oğlu var.
- Onun bir başka oğlu var.
- Onun bir oğlu daha var.

He has another son.

Ali Sunal'da yanındaydı oğlu

Ali Sunal was with his son

Onun tek oğlu öldü.

She had her only son die.

Oğlu şu anda üniversitede.

His son is in college now.

Onun oğlu sekiz yaşında.

His son is eight years old.

Oğlu bir bankada çalışmıyor.

His son doesn't work at a bank.

Oğlu geçen yıl öldü.

- He had his son die last year.
- His son died last year.

Onun oğlu bir deha.

Her son is a genius.

Oğlu kesinlikle başarılı olacak.

Her son is sure to succeed.

Çiftin bir oğlu vardı.

The couple had a son.

Oğlu kayalıkların üstüne düştü.

His son fell over the cliff.

Onun oğlu kesinlikle başaracak.

Her son will succeed for sure.

Oğlu fabrikanın yönetimini devraldı.

His son took on the management of the factory.

Onun 12 oğlu var.

He has 12 sons.

Mary'nin bir oğlu var.

Mary has a son.

Onun üç oğlu var.

He has three sons.

Onun bir oğlu var.

He has a son.

Tom'un bir oğlu var.

Tom has a son.

John'ın iki oğlu vardır.

John has two sons.

Oğlumun bir oğlu var.

My son has a son.

O kadının oğlu hasta.

That woman's son is sick.

Bu çocuk onun oğlu.

This boy is his son.

Tom'un üç oğlu vardı.

Tom had three sons.

Deborah'ın oğlu tıraş olur.

Deborah's son shaves.

Tom Mary'nin tek oğlu.

Tom is Mary's only son.

Tom Mary'nin büyük oğlu.

Tom is Mary's oldest son.

Dan'ın oğlu Linda'nın kollarındaydı.

Dan's son was in Linda's arms.

Ruben'in üç oğlu var.

Ruben has three sons.

John'un iki oğlu var.

John has two sons.

Onun yedi oğlu var.

She has seven sons.

Oğlu Batı Almanyaya konuşlandı.

Her son is stationed in West Germany.

Oğlu bir düelloda öldürülmüştü.

His son had been killed in a duel.

Onun oğlu bir dâhi.

His son is a genius.

Hangi kadının oğlu hasta?

Which woman's son is sick?

Tom'un üç oğlu var.

- Tom has three sons.
- Tom has three children.

Tom'n hiç oğlu yoktu.

Tom had no sons.

Tom John'un tek oğlu.

Tom is John's only son.

Tom'un bir oğlu yok.

Tom doesn't have a son.

Kardeşin oğlu bir yeğendir.

The son of a sibling is a nephew.

Tom benim komşumun oğlu.

Tom is my neighbor's son.

O, Tom'un oğlu mu?

- Is that Tom's son?
- Is this Tom's son?

Tom'un oğlu evden kaçtı.

Tom's son has run away from home.

Sami'nin oğlu üniversiteye gitti.

Sami's son went to college.

Sanırım Tom Mary'nin oğlu.

- I think that Tom is Mary's son.
- I think Tom is Mary's son.

Sami Leyla'nın süt oğlu.

Sami is Layla's milk son.

Tom bir marangozun oğlu.

Tom is the son of a carpenter.

- Tom bir yarış pilotunun oğlu.
- Tom bir araba yarışçısının oğlu.

Tom is the son of a race car driver.

- Onun oğlu ünlü bir piyanist oldu.
- Oğlu ünlü bir piyanist oldu.

His son became a famous pianist.

Oğlu hakkında endişelenmemek elinde değildi.

She could not help worrying about her son.

Oğlu bir trafik kazasında öldü.

Her son was killed in a traffic accident.

Onun oğlu bir jet pilotudur.

Her son is a jet pilot.

Onun oğlu geçen yıl öldü.

He had his son die last year.

Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.

His son is serving his sentence.

İnanıyorum, onun iki oğlu var.

He has two sons, I believe.

O, oğlu ile gurur duyar.

He is proud of his son.

Senin yaşında bir oğlu var.

He has a son of your age.

Bay Wood'un hiç oğlu yoktu.

Mr. Wood didn't have any sons.

Tom'un oğlu üçüncü kez soyuldu.

Tom's son was robbed for the third time.

Onun yedi tane oğlu var.

He has seven sons.

Müzisyen olan üç oğlu var.

He has three sons who became musicians.

Tom'un kaç tane oğlu var?

How many sons does Tom have?

Tom'un Mary'nin oğlu olduğunu düşündüm.

- I thought Tom was Mary's son.
- I thought that Tom was Mary's son.

Onun büyük oğlu üniversitede okuyor.

His elder son is studying at college.

Sanırım onun iki oğlu var.

I think he has two sons.

Bir padişahın altı oğlu varmış.

A monarch had six sons.

Ayakkabıcının oğlu hep yalınayak gider.

The shoemaker's son always goes barefoot.