Translation of "John'ın" in English

0.006 sec.

Examples of using "John'ın" in a sentence and their english translations:

John'ın yeteneğine güveni var.

John has confidence in his ability.

John'ın dürüst olduğunu biliyorum.

I know that John is honest.

John'ın iki oğlu vardır.

John has two sons.

Tom John'ın erkek kardeşidir.

Tom is John's brother.

Tom John'ın oda arkadaşı idi.

Tom was John's roommate.

Tom'un John'ın eşini öptüğünü gördüm.

I saw Tom kissing John's wife.

John'ın bir dolma kalemi var.

John has a pen.

- John'ın iki oğlu var.
- John'ın iki oğlu vardır.
- John'un iki oğlu var.

John has two sons.

Tom John'ın başını belaya sokmak istemiyor.

Tom has no desire to get John in trouble.

Tom Mary'ye John'ın evli olduğunu söyledi.

Tom told Mary that John was married.

Tom, Mary'ye John'ın bunu yapabileceğini söyledi.

Tom told Mary John was able to do that.

- Tom Mary hakkında John'ın bilmediği şeyleri biliyordu.
- Tom Mary hakkında John'ın bilmediği şeyler biliyordu.

Tom knew things about Mary that John didn't.

Tom Mary'ye John'ın ofisine kadar eşlik etti.

Tom showed Mary into John's office.

Tom, Mary'ye John'ın ttenis oynamayı sevmediğini söyledi.

Tom told Mary that John doesn't like to play tennis.

Tom Mary ve John'ın Alice hakkında konuştuğunu duydu.

Tom heard Mary and John talking about Alice.

Tom, Mary'ye John'ın eski bilgisayarını almamasını tavsiye etti.

Tom advised Mary not to buy John's old computer.

Tom pencerenin önünde duruyordu, Mary ve John'ın konuşmasını dinliyordu.

Tom was standing outside the window, listening to Mary and John talking.

Tom, Mary'ye John'ın Alice'e bunu nasıl yapacağını öğretmesini istedi.

Tom told Mary he wanted John to teach Alice how to do that.

Tom, Mary'ye John'ın pişirdiği hiçbir şeyi yememesini tavsiye etti.

Tom advised Mary not to eat anything that John cooked.

Mary ve John'ın neden kavga ettiğini Tom'un bildiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom knows why Mary and John are fighting.
- I don't think that Tom knows why Mary and John are fighting.

Tom, Mary'ye John'ın bu akşam dışarıda yemek yemeyeceğini söyledi.

Tom told Mary John wouldn't eat out tonight.

Tom, Mary'nin John'ın onu yapmasına yardım etmek zorunda olduğunu fark etti.

- Tom realized Mary had to help John do that.
- Tom realized that Mary had to help John do that.

Tom, Mary'nin John'ın onun yapmasını istediği bir şey yapmaması gerektiğini bildiğini umuyor.

- Tom hopes Mary knows she shouldn't do anything John asks her to do.
- Tom hopes Mary knows that she shouldn't do anything John asks her to do.