Translation of "Nehre" in English

Nehre daldık.

We plunged into the river.

Nehre inelim.

Let's go down to the river.

Nehre atladık.

We jumped into the river.

Kayaları nehre fırlatmayın.

- Don't throw a stone into the river.
- Don't throw rocks into the river.

Yol nehre paraleldir.

- The road is parallel to the river.
- The road parallels the river.

Köpeğini nehre götürecek.

She will take her dog to the river.

Nehre doğru yürüdük.

We walked to the river.

O, nehre düştü.

He fell into the river.

Balıklama nehre atladı.

He fell head-long into the river.

Nehre taş atma!

Don't throw a stone into the river.

Ben nehre daldım.

- I dived into the river.
- I dove into the river.

Onu nehre attım.

I threw it in the river.

Tom nehre düştü.

- Tom has fallen into the river.
- Tom fell into the river.

Ben nehre gittim.

I went to the river.

Biz nehre gittik.

We went to the river.

Evimiz nehre bakmaktadır.

Our house overlooks the river.

Ben nehre ineceğim.

I'm going to go down to the river.

Nehre dalmak istiyorum.

I want to dive into the river.

Nehre taş atmayın.

Don't throw stones into the river.

Nehre doğru ilerlediler.

They advanced to the river.

Tom nehre atladı.

Tom jumped into the river.

Onun evi nehre yakındır.

His house is near the river.

Ben nehre gidebilir miyim?

May I go to the river?

Ordu nehre doğru ilerledi.

The army has advanced to the river.

Ertesi gün, nehre gittim.

The next day, I went to the river.

Park nehre kadar uzanmıştı.

The park was extended to the river.

Dan nehre doğru sürdü.

Dan drove to the river.

Benimle nehre gitmeyecek misin?

Won't you go with me to the river?

Marie pencereden nehre atladı.

Marie jumped from the window into the river.

Yol nehre paralel çalışır.

The road runs parallel to the river.

Tom silahını nehre düşürdü.

Tom dropped his gun into the river.

Bu yol nehre gider.

This road leads to the river.

Tom silahı nehre attı.

Tom threw the gun in the river.

Tom nehre yakınında yaşıyor.

Tom lives near the river.

Tom bıçağı nehre attı.

Tom threw the knife in the river.

Tom bizi nehre götürecek.

Tom will take us to the river.

Londra'dan akan nehre Thames denir.

The river which flows through London is called the Thames.

Onun evi bir nehre yakındır.

His house is near a river.

Aynı nehre iki kez giremezsin.

You can't step into the same river twice.

Onlar düşmanı nehre kadar kovaladı.

They pursued the enemy as far as the river.

Sel suları evimi nehre yuvarladı.

The flood waters tumbled my house into the river.

Dan, Linda'nın cesedini nehre bıraktı.

Dan dumped Linda's body in the river.

Çocuklar Pazar günleri nehre gittiler.

Kids went to the river on Sundays.

Hava iyiyse nehre yüzmeye gideceğim.

If the weather is fine, I'll go swimming in the river.

Nehre vardığımızda bir serinlik hissettik.

We felt the coolness when we arrived at the river.

Dün yıkanmak için nehre gittim.

Yesterday I went to wash in the river.

Bu nehre ne ad veriyorsunuz?

What is this river called?

Paristen akan nehre Seine denilmektedir.

The river that flows through Paris is called the Seine.

Ayak izleri nehre kadar devam ediyordu.

The footprints continued down to the river.

Ben dün nehre gidip balık avladım.

Yesterday I went and fished by the river.

Aniden köprüden nehre atlama dürtüsü hissettim.

I suddenly felt the urge to jump off the bridge into the river.

Dün balık yakalamak için nehre gittim.

Yesterday I went to the river to catch fish.

Bu, nehre gelen bir somon balığı.

This is a salmon that came up the river.

- Nehirde yüzmeye gittik.
- Nehre yüzmeye gittik.

We went swimming in the river.

Karayolu nehre paralel olarak devam eder.

The highway runs parallel to the river.

Top park duvarını aşıp nehre düştü.

The ball flew over the playground wall and landed in the river.

Sık sık o nehre balık tutmaya giderim.

I often go fishing in that river.

Bill boğulan çocuğu kurtarmak için nehre daldı.

Bill dived into the river to save the drowning child.

Şehrin sakinleri içme suyu için nehre bağlıdır.

The inhabitants of the city depend upon the river for drinking water.

Onun yüzüğü nehre düştü ve dibe battı.

Her ring fell into a river and sank to the bottom.

Arabası nehre düşmeden önce birkaç kez döndü.

His car turned over several times before falling into the river.

Somon nehre gider ve yumurtalarını kuma yumurtlar.

Salmon go up the river and lay their eggs in the sand.

Biz içecek suyun temini için nehre bağlıyız.

We depend upon the river for the supply of water to drink.

Nehre gelene kadar bu yolu takip et.

Follow this road till you come to the river.

Yarın hava iyi olursa, nehre yüzmeye gidelim.

- If the weather's good tomorrow, let's go to the river to swim.
- If it's a good day tomorrow, let's go to the river to swim.

Araba kontrolden çıktı paldır küldür nehre düştü.

The car went out of control and pitched headlong into the river.

Tom asla bir nehre rafting yapmaya gitmedi.

Tom has never gone rafting down a river.

Lannes'ın erteleme taktikleri, Napolyon'un Rus ordusunu sırtını nehre

Lannes’ delaying tactics allowed Napoleon to  catch the Russian army with its back to the river,  

O neredeyse her gün nehre gidip balık avlıyor.

Almost every day he goes to the river and fishes.

Onun nehre iki tabanca attığını çok açıkça hatırlıyorum.

I remember very clearly that he threw two pistols into the river.

Tom'un nehre giderken bana verdiği nişan yüzüğünü attım.

I threw the engagement ring Tom gave me into the river.

O, buz gibi suyu hiçe sayarak nehre atladı.

He jumped into the river in defiance of the icy water.

Tom dün biraz balık yakalamak için nehre gitti.

Yesterday Tom went to the river to catch some fish.

Kayığımız aniden alabora oldu ve herkes nehre düştü.

Our boat suddenly capsized, and everyone fell into the river.

Tom bir kova su almak için nehre gitti.

Tom went to the river to get a bucket of water.

- Yazın yüzmek için ırmağa giderdik.
- Yazın yüzmeye ırmağa giderdik.
- Yazın, yüzmek için nehre giderdik.
- Yazın yüzmeye nehre giderdik.

In summer, we used to go swimming in the river.

Çadırını nehre bu kadar yakın kurmayı gerçekten istiyor musun?

Do you really want to pitch your tent this close to the river?

Yerliler bu nehre "insan yiyen" derler ve ondan korkarlar.

The locals call this river the "man-eater" and fear it.

Akşam yemeğinden sonra nehre gittik ve gece gökyüzünü izledik.

After supper we went to the river and observed the night sky.

Tom'u çadırını nehre bu kadar yakın kurmaması için uyarmıştım.

I warned Tom not to pitch his tent so near the river.

Tom nehre atlama cesaretinin olmasını ve düşen bebeği kurtarmayı istemişti.

Tom wished he had had the courage to jump into the river and save the baby that had fallen in.

Yerliler bu nehre adam yiyen nehir diyorlar ve ondan korkuyorlar.

The locals call this river the man-eating river and fear it.

- Hava iyiyse nehre yüzmeye gideceğim.
- Hava iyiyse ırmağa yüzmeye gideceğim.

If the weather is fine, I'll go swimming in the river.

Müzeye gitmek için nehre doğru yürü ve oraya geldiğinde sağa dön.

To go to the museum, walk toward the river, and when you get there, turn right.

O acıkmaya başladı, bu yüzden bir balık öldürmek için nehre küçük bir taş attı.

She started to get hungry, so she threw a small stone in the river to kill a fish.

Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz; çünkü ne nehir aynı nehirdir, ne de nehre giren kişi aynı kişidir.

No man ever steps in the same river twice, for it's not the same river and he's not the same man.