Translation of "Kaybedilen" in English

kaybedilen şey değil.

and not what's lost.

Kaybedilen bir savaşta dövüşüyoruz.

We're fighting a losing battle.

Kaybedilen zamanı telafi etmen gerekir.

You must make up for lost time.

Kaybedilen zamanı telafi etmek zordur.

It's difficult to make up for lost time.

Kaybedilen zamanı telafi etmeye çalıştı.

He tried to make up for lost time.

Uçak kaybedilen zamanı telafi etti mi?

Did the plane make up for the lost time?

Çok çalışarak kaybedilen zamanı telafi etti.

She made up for lost time by working hard.

Kaybedilen zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyız.

We must work hard to make up for lost time.

- Depremde yaşanan can kayıplarına ilişkin rapor aldılar mı?
- Depremde kaybedilen canların raporlarını aldılar mı?
- Depremde kaybedilen hayatların raporlarını aldılar mı?

Have they received any reports of lives lost in the earthquake?

Öyle bir dünyada yaşamak istiyoruz ki, kaybedilen hiçbir şey olmasın.

We want to live in a world in which nothing is lost.

Bay Johnson dikkatsiz yönetimi nedeniyle kaybedilen para miktarı hakkında endişe ediyordu.

Mr Johnson was concerned about the amount of money that was being lost because of careless management.

- Kaybedilen zaman bir daha asla geri getirilmez.
- Kaybolmuş zaman asla tekrar bulunmaz.

Lost time is never found again.