Translation of "Iskambil" in English

0.004 sec.

Examples of using "Iskambil" in a sentence and their english translations:

- İskambil oynamam.
- Ben iskambil oynamam.

I don't play cards.

- İskambil oynayasım yok.
- Canım iskambil oynamak istemiyor.

I don't feel like playing cards.

İskambil oynamak istemiyorum.

I don't want to play cards.

Biraz iskambil oynayalım.

Let's play some cards.

Onlar iskambil oynuyor.

They're playing cards.

İskambil kartları ilginçtir.

Playing cards is interesting.

Biz iskambil oynuyoruz.

We're playing cards.

İskambil oynamaya ne dersin?

What do you say to playing cards?

O, Roy'la iskambil oynadı.

She played cards with Roy.

Zamanlarını iskambil oynayarak geçirdiler.

They spent their time playing cards.

Bir süre iskambil oynayalım.

Let's play cards a while.

İskambil oynamak bir hobidir.

- Playing cards is a pastime.
- Playing cards is a hobby.

Yemekten sonra iskambil oynayalım.

Let's play cards after dinner.

İskambil oynamak hoşuma gidiyor.

I like playing cards.

İskambil oynamayı sever misin?

Do you like playing cards?

Kör bir adam iskambil oynayamaz.

A blind man can't play cards.

Masanın etrafına oturup iskambil oynadılar.

They sat around the table playing cards.

Ben iskambil oynamaktan nefret ediyorum.

I hate playing cards.

İskambil destesini meşe masaya koy.

Place the deck of cards on the oaken table.

Kör bir adam iskambil oynamamalı.

A blind man shouldn't play cards.

İskambil oynamak kendi içinde zararlı değildir.

Playing cards is not in itself harmful.

Odada iskambil oynayan dört erkek vardı.

In the room there were four boys, who were playing cards.

Onun onların hepsiyle iskambil oynadığını gördüm.

I saw him playing cards with all of them.

Eğer iskambil kağıdımız yoksa poker oynayamayız.

We can't play poker if we don't have any cards.

Tek kişilik iskambil oyunu oynamayı severim.

I love playing solitaire.

"Canım iskambil oynamak istiyor." "Benim de."

"I feel like playing cards." "So do I."

- Kağıt oynamayı severim.
- İskambil oynamayı seviyorum.

I love playing cards.

Onlar iskambil oynamak için masanın etrafına oturdular.

They sat around the table to play cards.

Tom ve Mary yan odada iskambil oynuyor.

Tom and Mary are playing cards in the next room.

- İskambil kartları dağıt; Tom.
- Kartları dağıt Tom.

Deal the cards, Tom.

Tom bize birkaç iskambil kâğıdı numarası gösterdi.

Tom showed us a few card tricks.

Tom ve Mary oturma odasında iskambil oynuyorlar.

Tom and Mary are in the living room playing cards.

Adamlar gece geç saatlere kadar iskambil oynayıp içtiler.

The men played cards and drank until late at night.

Tom, Mary ve John oturma odasında iskambil oynuyor.

Tom, Mary and John are playing cards in the living room.

Tom çantasına uzandı ve bir iskambil destesi çıkarttı.

Tom reached into his bag and pulled out a deck of playing cards.

Yarın iskambil oynamak ya da oyun izlemek ister misin?

Do you want to play cards and watch the game tomorrow?

Tom Mary ile iskambil oynamaktan her zaman hoşlandığını söylüyor.

- Tom says that he always enjoys playing cards with Mary.
- Tom says he always enjoys playing cards with Mary.

Yani mendiller ya da iskambil kağıtları gibi küçük nesneleri kullanıyorum.

which means I manipulate small objects like handkerchiefs or playing cards.

- Kesinlikle, kart oynamak hoşuma gider.
- Tabii ki iskambil oynamayı severim.

Certainly, I like playing cards.

- Tom, Mary ile kart oynadı.
- Tom, Mary ile iskambil oynadı.

Tom played cards with Mary.

Tom, Mary, John ve Alice masanın etrafında oturuyorlardı ve iskambil oynuyorlardı.

Tom, Mary, John and Alice were sitting around the table, playing cards.

- Tom ve Mary bütün akşam beraber kart oynadılar.
- Tom ve Mary bütün akşam beraber iskambil oynadılar.

Tom and Mary played cards together all evening.

- Tom ve Mary sık sık birlikte kağıt oynarlar.
- Tom ve Mary sık sık birlikte iskambil oynarlar.

Tom and Mary often play cards together.