Translation of "Gezisine" in English

Tom gezisine başlar.

Tom begins his trip.

O, keşif gezisine katıldı.

He took part in the expedition.

Kamp gezisine devam etmeliyiz.

We should go on a camping trip.

Bir iş gezisine gidiyorum.

I'm going on a business trip.

John gezisine hazırlanmakla meşguldü.

John was busy preparing for his trip.

Tom balık avı gezisine çıktı.

Tom went on a fishing trip.

Bir arkadaşla araba gezisine çıktım.

I went on a car trip with a friend.

Biz Hokkaido'da tur gezisine gittik.

We went sightseeing in Hokkaido.

Tom bir dünya gezisine çıktı.

Tom took a trip around the world.

Tom bir kamp gezisine gitti.

Tom went on a camping trip.

Leyla, Sami'yi kamp gezisine götürdü.

Layla took Sami on a camping trip.

Tom gerçekten gezisine hazırlanıyor olmalı.

Tom really should be getting ready for his trip.

Tom'un ailesi kamp gezisine çıktı.

Tom's family went on a camping trip.

Sami bir okul gezisine çıkıyor.

Sami is going on a field trip.

Tom babasıyla kamp gezisine gitti.

Tom went on a camping trip with his father.

Hiç bisiklet gezisine çıktınız mı?

Have you ever gone on a bicycle trip?

O bir balık avı gezisine gitti.

He went on a fishing trip.

O, Tom'u bir balıkçılık gezisine götürdü.

He took Tom on a fishing trip.

Tom bir arkadaşla kamp gezisine gitti.

Tom went on a camping trip with a friend.

Kız kardeşim alışveriş gezisine birlikte geldi.

My sister came along on the shopping trip.

Yarın Tom'u bir tekne gezisine götürüyorum.

I am taking Tom on a boat trip tomorrow.

Jim güneydoğu Asya gezisine çıkmak üzere.

Jim is about to take a trip to southeast Asia.

Gezisine gizlice devam etmek zorunda kaldı.

He had to continue his trip in secret.

Tom çocuklarını bir kamp gezisine çıkardı.

Tom took his children on a camping trip.

Tom Mary ile kamp gezisine gitti.

Tom went on a camping trip with Mary.

Ödül parası dünya gezisine gitmeme olanak sağladı.

The prize money enabled me to go on a world cruise.

Tom ve Mary bir yol gezisine başladılar.

Tom and Mary embarked on a road trip.

Yarın Osaka Kalesi'ne bir okul gezisine gidiyoruz.

We are going on a school trip to Osaka Castle tomorrow.

Tom ve Mary bir kamp gezisine gittiler.

Tom and Mary went on a camping trip.

Biz tatilimiz için Singapur gezisine karar verdik.

We decided on a trip to Singapore for our vacation.

Okul gezisine gitmektense evde kalmayı tercih ederim.

I'd rather stay home than go on the school trip.

Arkadaşlarıyla on günlük bir Avrupa gezisine çıktı.

She took a ten-day trip to Europe with her friends.

Tom, ailesi ile bir kamp gezisine gitti.

Tom went on a camping trip with his family.

Amcam yarın Aomori'ye bir iş gezisine gidiyor.

My uncle's on a business trip to Aomori tomorrow.

- Tom'un sınıfı geçen pazartesi bir okul gezisine çıktı.
- Tom'un sınıfı geçen pazartesi bir arazi gezisine çıktı.

Tom's class went on a field trip last Monday.

Sen okul gezisine gitmiştin,değil mi?Nasıldı o?

You went on the school trip, didn't you? How was it?

Tom önümüzdeki hafta sonu bir kayak gezisine gidiyor.

Tom is going on a ski trip next weekend.

Tom gelecek ay Boston'a iş gezisine gideceğini söyledi.

- Tom said he would be going to Boston on business next month.
- Tom said that he would be going to Boston on business next month.

Tom bana gelecek yaz bir bisiklet gezisine gitmeyi planladığını söyledi.

- Tom told me he was planning to go on a cycling trip next summer.
- Tom told me that he was planning to go on a cycling trip next summer.