Translation of "Gülü" in English

Hangi gülü görüyorsunuz?

Which rose do you see?

Ben gülü görüyorum.

- I see the rose.
- I see a rose.

Tom gülü kokluyordu.

Tom smelled the rose.

Gülü seven dikenine katlanır.

Love me, love my dog.

Rüzgar gülü kuzeyi işaret ediyor.

The weather vane points north.

Onun elinde bir gülü vardı.

She has a rose in her hand.

Gülü zambaktan daha çok severim.

I like roses more than lilies.

Gülü kırmak isterseniz dikenlerin sıkışmasından korkmayın.

Don't fear the stinging of the thorns if you want to break the rose.

Bu gülü yetiştireceksen canın yanacak, elin kanayacak.

If you are going to raise this rose, you'll feel pain, your hand will bleed.

Bu sigara içme piposu yaban gülü kökünden yapılır.

This smoking pipe is made from briar root.

O adam gerçek bir rüzgar gülü: O sürekli fikrini değiştirir.

That guy is a real weather vane: he constantly changes his mind.

- Güzel bir güle bakıyorduk.
- Güzel bir gülü seyrediyorduk.
- Biz güzel bir güle bakıyorduk.

We were looking at a beautiful rose.