Translation of "Göstermeye" in English

0.010 sec.

Examples of using "Göstermeye" in a sentence and their english translations:

Aktörler kendini göstermeye alışkın.

Actors are used to appearing in public.

O, mazaret göstermeye başladı.

He began to make excuses.

Tom tepki göstermeye çalışmadı.

Tom tried not to react.

Salınım artış göstermeye devam edecek.

emissions will continue to rise.

Tom karnesini babasına göstermeye korkuyordu.

Tom was afraid to show his father his report card.

Tom'un göstermeye cüret ettiğine inanamıyorum.

I can't believe Tom has the nerve to show up.

Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.

Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.

Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.

They tried to make each other look foolish.

Tom Mary'ye ilgi göstermeye başladı.

Tom has started to show an interest in Mary.

Tom sadece yakınlık göstermeye çalışıyordu.

Tom was only trying to be friendly.

Kendini çirkin göstermeye mi çalışıyorsun?

Are you trying to make yourself look ugly?

Sami Leyla'ya ipleri göstermeye başladı.

Sami started showing Layla the ropes.

Size sadece video kaydımı göstermeye gelmedim.

I'm not just here to show you my film footage.

Onun için çaba göstermeye devam et.

Keep working at it.

Tom'un güç antrenmanı sonuçları göstermeye başladı.

Tom's strength training began to show results.

Yüzünü buralarda göstermeye nasıl cesaret edersin!

How dare you show your face around here!

Beni aptal gibi göstermeye mi çalışıyorsun?

Are you trying to make me look stupid?

Tom 2013 yılında performans göstermeye başladı.

Tom began performing in the 2013.

Ben de kendimi yokmuşum gibi göstermeye çalıştım.

And I went about trying to make myself invisible.

O, makineyi nasıl kullanacağını göstermeye devam etti.

He went on to demonstrate how to use the machine.

Tom onu nasıl yapacağını Mary'ye göstermeye çalıştı.

Tom tried to show Mary how to do it.

Tom yine burada yüzünü göstermeye cesaret etmedi.

Tom wouldn't dare show his face around here again.

Bunun çaba göstermeye değer olduğunu mu düşünüyorsun?

Do you think it's worth the effort?

Tom, Mary'ye bunu nasıl yapacağını göstermeye çalıştı.

Tom tried to show Mary how to do that.

Ekranda boy göstermeye başlayınca gençler arasında popülerleşti.

He became popular among teenagers as soon as he made his debut on the screen.

Buraya daha sık gelmek için çaba göstermeye çalışıyorum.

I've been trying to make an effort to come here more often.

Suçlu Tom'un ölümünü bir kaza gibi göstermeye çalıştı.

The criminal tried to make Tom's death look like an accident.

Tom, Mary'nin intiharını bir kaza gibi göstermeye çalıştı.

Tom tried to make Mary's suicide look like an accident.

Tom, Mary'ye bunu nasıl yapacağını göstermeye söz verdi.

Tom promised to show Mary how to do that.

Tom'un bana bunu nasıl yapacağımı göstermeye istekli olacağını sanmıyorum.

- I don't think Tom would be willing to show me how to do that.
- I don't think that Tom would be willing to show me how to do that.

Bunu nasıl yapacağınızı göstermeye istekli olan tek kişi olabilirim.

- I might be the only person who's willing to show you how to do that.
- I may be the only person who's willing to show you how to do that.

Tom kendini hiçbir şeyden rahatsız değilmiş gibi göstermeye çalışıyor.

Tom pretends that nothing bothers him.

Onun gerçek doğasının ne olduğunu ona göstermeye çalıştım ama gösteremedim.

I tried to get him to show what his true nature was, but I couldn't.

O kendisini bir Fransız olarak göstermeye çalıştı ama aksanı onu ele verdi.

He tried to pass himself off as a Frenchman, but his accent gave him away.

Ancak, bir dünya haritasında bir şeyler göstermeye çalışırken kartograflar, Mercator'ı nadiren kullanıyorlar.

But when trying to display something on a world map, cartographers rarely use the mercator.

- Avukat müşterisinin masum olduğunu göstermeye çalışacak.
- Avukat müvekkilinin masum olduğunu kanıtlamaya çalışacak.

The lawyer will try to show that her client is innocent.

Dünya'nın dört bir yanında, vahşi hayvanlar yemek çalmak konusunda daha çok hüner göstermeye başlıyor.

Across the globe, wild animals are growing ever more artful at stealing a meal.

Oda arkadaşım yirmi yaşında ve ben bir hafta öncesine kadar bir klitorisin ne olduğunu bilmiyordum. O, onun bilgi eksikliğinin onun bir gey olmasından dolayı aşikar olduğunu düşünüyor, fakat bana sökmez. Sanırım bu burada halk eğitim sisteminin ne kadar boktan olduğunu göstermeye yeter.

My roommate is 20 years old, and didn't know what a clitoris was until a few weeks ago. He thinks that his lack of knowledge is self-explanatory because he is gay, but I don't buy it. I think it just goes to show how shitty the public education system is here.