Translation of "Görmeme" in English

- Onu görmeme izin ver.
- Şunu görmeme izin ver.

Let me see that.

Dilini görmeme izin ver.

Let me see your tongue.

Listeyi görmeme izin ver.

Let me see that list.

Reçetenizi görmeme izin verin.

Let me see your prescription.

Bodrumu görmeme gerek yok.

I don't need to see the basement.

Seni görmeme izin ver.

Let me see you.

Tom'u görmeme izin verilmedi.

- I wasn't allowed to see Tom.
- I wasn't permitted to see Tom.

Onları görmeme izin vermelisiniz.

You should let me see them.

Avucunu görmeme izin ver.

Let me see your palm.

Pasaportunuzu görmeme izin verir misiniz?

Would you mind letting me see your passport?

Neden Tom'u görmeme izin vermeyeceksin?

Why won't you let me see Tom?

Onlar Tom'u görmeme izin vermeyecek.

They won't let me see Tom.

O, kızını görmeme izin verdi.

She allowed me to see her daughter.

Onu yediğini görmeme izin ver.

Let me see you eat it.

Onu içmeni görmeme izin ver.

Let me see you drink it.

Şimdi onu görmeme gerek yok.

I don't need to see him now.

Neden onları görmeme izin vermeyeceksin?

Why won't you let me see them?

Neden onu görmeme izin vermeyeceksin?

- Why won't you let me see him?
- Why won't you let me see her?

Tom onları görmeme izin vermeyecek.

Tom won't let me see them.

Onlar seni görmeme izin vermeyecek.

They won't let me see you.

Onlar onu görmeme izin vermeyecek.

They won't let me see him.

Babam arkadaşlarımı görmeme izin vermezdi.

My father wouldn't allow me to see my friends.

Doğum lekeni görmeme izin ver.

Let me see your birthmark.

Tom, Mary'yi görmeme izin vermeyecek.

Tom won't let me see Mary.

Tom, Mary'yi görmeme izin vermedi.

Tom didn't let me see Mary.

Seni tekrar görmeme izin verir misin?

Will you let me see you again?

Sağlık sigortası belgeni görmeme izin ver.

Let me see your health insurance certificate.

Onu tekrar görmeme izin ver, Tom.

Let me see that again, Tom.

Kız bebeği oyuncağı görmeme izin vermedi.

The baby girl didn't let me see the toy.

Lütfen pasaportunuzu ve biniş kartınızı görmeme izin verin.

Please let me see your passport and boarding pass.

- Şimdi Tom'u görmeme gerek yok.
- Şimdi Tom'u görmem gerekmiyor.

I don't need to see Tom now.

Tom'u ziyaret etmek için hastaneye gittim ama onu görmeme izin verilmedi.

I went to the hospital to visit Tom, but I wasn't allowed to see him.