Translation of "Fırsattan" in English

Fırsattan yararlanmalısın.

- You must take advantage of the opportunity.
- You must capitalize on the opportunity.

O, fırsattan yararlandı.

He took advantage of the opportunity.

Bir fırsattan yararlandım.

I took advantage of an opportunity.

Bu fırsattan yararlanacağım.

- I will make use of this opportunity.
- I'll make use of this opportunity.

Bu fırsattan yararlanmalısın.

You should take advantage of this opportunity.

Her fırsattan yararlanın.

Take advantage of every opportunity.

Bu fırsattan yararlanılmalı.

This opportunity should be taken advantage of.

Fırsattan istifade ediyoruz.

We are just making use of the opportunity.

Bu olumlu fırsattan yararlandım.

I availed myself of this favorable opportunity.

Fırsattan tam olarak faydalandı.

She took full advantage of the opportunity.

Böyle bir fırsattan uzaklaşamam.

I can't walk away from an opportunity like this.

Her fırsattan yararlanmaya çalışın.

Try to profit from every opportunity.

Bu fırsattan yararlanmak istiyorum.

I'd like to take advantage of this opportunity.

Fırsattan yararlansanız iyi olur.

- You had better make use of the opportunity.
- You'd better make use of the opportunity.

Tom bu fırsattan yararlanmalı.

Tom should take advantage of this opportunity.

Bu fırsattan yararlansan iyi olur.

You had better avail yourself of this opportunity.

Sahip olduğu her fırsattan yararlandı.

He took advantage of every opportunity he had.

Bu fırsattan yararlansanız iyi olur.

You had better make use of this opportunity.

İngilizcemi geliştirmem için her fırsattan yararlandım.

I made use of every opportunity to improve my English.

İngilizcemi geliştirmek için her fırsattan yararlandım.

I took advantage of every opportunity to improve my English.

Versailles görmek için bu fırsattan yararlanın.

Take advantage of this opportunity to see Versailles.

Ben işbirliğinizden dolayı hepinize teşekkür etmek için bu fırsattan yararlanmak istiyorum.

I'd like to take advantage of this opportunity to thank you all for your cooperation.

Tom Mary'nin ona verdiği fırsattan yararlanmanın iyi bir fikir olduğunu düşündü.

- Tom thought it was a good idea to take advantage of the opportunity that Mary had given him.
- Tom thought that it was a good idea to take advantage of the opportunity that Mary had given him.