Translation of "Dökülen" in English

0.003 sec.

Examples of using "Dökülen" in a sentence and their english translations:

Verandadan dökülen kirleri süpürdü.

She swept the dirt from the porch.

Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.

The sidewalk was covered with fallen leaves.

Onun yanaklarından dökülen gözyaşları vardı.

She had tears pouring down her cheeks.

Dökülen süt için ağlamak bir işe yaramaz.

There's no use crying over spilt milk.

Tüm bu çalışmalarla, güneşin kavurucu ışınları çöle dökülen

With all this work while the blazing sun hit a country

Yani kıyafetlerimizden dökülen her şey kanaldan aşağı dökülüyor.

So everything that falls off our clothes is flushed down the drain.

Koru yakıldı, alevler yükseldi, ve kısa sürede bayan Askew ve arkadaş şehitleriyle ilgili geriye kalan bütün şey dökülen bir küller yığınıydı.

The wood was kindled, the flames arose, and a mouldering heap of ashes was soon all that remained of Mrs Askew and her fellow martyrs.

Sonra küçük Gerda, onun göğsüne dökülen, oradan kalbine nüfuz edip, buz kalıbını eriten ve orada saplanmış olan küçük cam parçasını alıp götüren sıcacık gözyaşlarını döktü.

Then little Gerda wept hot tears, which fell on his breast, and penetrated into his heart, and thawed the lump of ice, and washed away the little piece of glass which had stuck there.