Translation of "Kaldırım" in English

0.003 sec.

Examples of using "Kaldırım" in a sentence and their english translations:

Kaldırım kaygandır.

- The sidewalk is slippery.
- The pavement is slippery.

Kaldırım iyi korunmuştur.

The sidewalk is well maintained.

Kaldırım kenarında oturdum.

I sat on the curb.

Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.

The sidewalk was covered with fallen leaves.

Bu yol kaldırım döşenmeli.

This road needs to be repaved.

Tom kaldırım boyunca yürüdü.

Tom walked along the sidewalk.

İsyancılar kaldırım taşlarını fırlattı.

The rioters threw cobblestones.

Kaldırım taşına çarpmamaya çalışın.

Try not to hit the curb.

Onlar rampaya kaldırım taşı döşedi.

They have paved the on-ramp.

Onlar nihayet caddemize kaldırım döşedi.

They've finally paved our street.

Kaldırım kenarına çok yakın durmayın.

Don't stand so close to the curb.

Bu kaldırım caddenin karşısındakinden daha dar.

This sidewalk is a lot narrower than the one across the road.

Tom kaldırım kenarında bir masaya oturmuştu.

Tom was seated at a table by the sidewalk.

Çocuklar kaldırım üzerine tebeşirle resimler çizdiler.

The children drew pictures on the sidewalk with chalk.

1910 yılında şehir yollara kaldırım döşemeye başladı.

The city began to pave streets in 1910.

Gelecek yıl bu çakıl yola kaldırım taşı döşenecek.

Next year, this gravel road will be paved.