Translation of "Caddesindeki" in English

Tom Park Caddesindeki kiliseye gider.

Tom goes to a church on Park Street.

Park Caddesindeki Çin restoranına gidelim.

Let's go to the new Chinese restaurant on Park Street.

Park caddesindeki bir restoranda akşam yemeği yedim.

I ate dinner at a restaurant on Park Street.

Tom geceyi Park Caddesindeki bir otelde geçirdi.

Tom spent the night at a hotel on Park Street.

Tom beni Park Caddesindeki en sevdiğim restorana götürdü.

Tom took me to my favorite restaurant on Park Street.

Lucy Floransa'nın ana caddesindeki bir cinayete tanık oldu.

Lucy witnessed a murder in the main square of Florence.

Sanırım Park caddesindeki satılık olan şu evi satın alabilirim.

- I think I might buy that house on Park Street that's for sale.
- I think that I might buy that house on Park Street that's for sale.

Park Caddesindeki küçük, yüz yıllık bir kiliseyi ziyaret ettik.

We visited a small, hundred year-old church on Park Street.

Mary Park Caddesindeki bir restoranda bir garson olarak çalışmaktadır.

Mary works as a waitress at a restaurant on Park Street.

Park Caddesindeki o Çin restoranında yemek yemek istediğini düşünüyordum.

- I thought you wanted to eat at that Chinese restaurant on Park Street.
- I thought that you wanted to eat at that Chinese restaurant on Park Street.

Tom Park Caddesindeki yeni bir Çin restorana gitmemizi önerdi.

Tom suggested that we go to that new Chinese restaurant on Park Street.

Tom ve ben Park Caddesindeki o evi satın aldık.

Tom and I bought that house on Park Street.

Park Caddesindeki bir restoranda Tom'la öğle yemeği için buluşuyorum.

I'm meeting Tom for lunch at a restaurant on Park Street.

Tom, Park Caddesindeki o evi satın almaya karar verdi.

Tom has decided to buy that house on Park Street.

Tom, Park Caddesindeki o eski restoranı satın almayı düşünüyor.

Tom is thinking about buying that old restaurant on Park Street.

Biz Park Caddesindeki Chuck's Bar and Grill'de öğle yemeği yedik.

We had lunch at Chuck's Bar and Grill on Park Street.

Onların Park caddesindeki bir evin bodrumunda gömülmüş bir iskelet bulduklarını duydum.

I heard they found a skeleton buried in the basement of a house on Park Street.

Tom, Mary'nin Park Caddesindeki şu yeni restoranda yemek yemek istediğini söylüyor.

- Tom says that Mary wants to eat at that new restaurant on Park Street.
- Tom says Mary wants to eat at that new restaurant on Park Street.