Translation of "Binmek" in English

Motosiklete binmek eğlencelidir.

It's fun to ride a motorcycle.

Ata binmek çok eğlencelidir.

- Riding a horse is great fun.
- Riding a horse is a lot of fun.

Otobüse binmek zorunda mıyız?

Do we have to take the bus?

İlk trene binmek istemiştim.

I had wanted to catch the first train.

Ben bisiklete binmek zorundayım.

I must ride a bicycle.

Neden Tom'la binmek isteyeyim?

Why would I want to ride with Tom?

Bizimle binmek ister misin?

Do you want to ride with us?

Bir midilliye binmek istiyorum!

I want to ride a pony!

Bisiklete binmek çok eğlencelidir.

Cycling is a lot of fun.

Bir ata binmek istiyorum.

- I want to ride a horse.
- I want to go horseback riding.

Bir motosiklete binmek istiyorum.

I want to ride a motorcycle.

Pekinde metroya binmek ucuzdur.

It is cheap to take the subway in Beijing.

Bu trene binmek zorundayım.

I've got to get on this train.

Trene binmek tavsiye edilebilir.

It is advisable to take the train.

Otobüse binmek daha ucuz.

It's cheaper to take the bus.

Bisiklete binmek hoşuma gider.

I like riding a bike.

Bisiklete binmek özel bir durumdu

riding a bike was a special case

Tom bir boğaya binmek istiyor.

Tom wants to ride a bull.

Ata binmek pahalı bir hobidir.

Horse riding is an expensive hobby.

Otobüse binmek için acele etti.

- He hurried in order to get the bus.
- He hurried so as to catch the bus.

Tom vurulduğunda arabasına binmek üzereydi.

Tom was about to get into his car when he was shot.

Tom bir taksiye binmek zorunda.

Tom had to catch a taxi.

Tom Mary'nin motosikletine binmek istedi.

Tom wanted to ride Mary's motorcycle.

Tom bir taksiye binmek istemedi.

Tom didn't want to take a taxi.

Tom bir boğaya binmek istedi.

Tom wanted to ride a bull.

Bir sonraki uçağa binmek mümkün mü?

Is it possible to get on the next flight?

Otobüse binmek için bir bilet almalısın.

You must buy a ticket to get on the bus.

Motosiklete binmek gençler için tehlikeli olabilir.

It can be dangerous for young people to ride motorcycles.

Tom bir bisiklete binmek için gitti.

Tom went for a bike ride.

İstasyon dışında bir taksiye binmek zordur.

It's hard to get a taxi outside the station.

Ata binmek konusunda hiçbir şey bilmiyorum.

I don't know anything about riding horses.

Boston'dan bir otobüse binmek zorunda kaldım.

I had to take a bus from Boston.

Tom binmek için arabanın kapısını açtı.

Tom opened the car door to get in.

Teleferiğe binmek istiyorum ama yükseklikten korkuyorum.

I'd like to ride the cable car, but I'm afraid of heights.

Bir ata binmek gerçekten heyecan verici.

Riding a horse is really thrilling.

Taksiye binmek benim için bir lüks.

Taking a taxi is a luxury for me.

Her zaman bir ata binmek istemişimdir.

I've always wanted to ride a horse.

Bu otoyolda bisiklete binmek çok tehlikelidir.

Bicycling on this highway is very dangerous.

Uçağa binmek için A tuşuna basın.

To board the airship, press A.

Tom, Paris'e giden otobüse binmek istiyor.

Tom wants to take the bus to Paris.

O günlerde bir de bisiklete binmek vardı

there was also a bike ride in those days

Dönme dolaba binmek benim en sevdiğim şeydir.

What I like best is going on Ferris wheels.

İstasyona kolayca yürüyebilirken bir taksiye binmek aptalca.

It's foolish taking a taxi when you can easily walk to the station.

Bir metroya tek başına binmek tehlikeli mi?

Is it dangerous to take a subway alone?

Taksiye binmek yerine otobüsle gitmek daha ekonomik.

It's more economical to go by bus instead of taking a taxi.

Bu şehirde bir taksiye binmek çok zor.

It's very hard getting a taxi in this city.

Bu gemiye binmek için izin alabilir miyim?

May I have permission to board this ship?

Bisiklete binmek iyi egzersizdir. Ayrıca, havayı kirletmez.

Cycling is good exercise. Moreover, it doesn't pollute the air.

Paris'e giden 8:15 trenine binmek zorundayım.

I'll have to catch the 8:15 train to Paris.

Tom bir taksiye binmek zorunda değildi. Yürüyebilirdi.

- Tom didn't have to take a taxi. He could've walked.
- Tom didn't have to take a taxi. He could have walked.

Taksiye binmek zorunda kaldım çünkü otobüsü kaçırmıştım.

I had to take a taxi because I missed the bus.

- Motosiklete kasksız binmek tehlikelidir.
- Kasksız motosiklet kullanmak tehlikelidir.

It is dangerous to ride a motorbike without a helmet.

Taksiye binmek en az 2000 yene mal olacak.

It'll cost at least 2,000 yen to take a taxi.

Boston'a geri dönmek için bir uçağa binmek istiyorum.

I want to take a plane back to Boston.

Acelem olduğu için bir taksiye binmek zorunda kaldım.

Because I was in a hurry, I had to take a taxi.

- Otobüsle gitmek daha ucuzdur.
- Otobüse binmek daha ucuzdur.

It's cheaper to take the bus.

O, ona otobüse binmek yerine yürümesini tavsiye etti.

She advised him to walk instead of taking a bus.

Bir yere gitmek için bir otobüse binmek zorundayım.

I have to take a bus to go anywhere.

Tom Mary'ye onun atına binmek isteyip istemediğini sordu.

Tom asked Mary if she wanted to ride his horse.

İlk trene binmek için büyük bir acelem vardı.

I was in a great hurry to take the first train.

- Otobüse binmek için sıra olduk.
- Otobüs sırasına girdik.

We queued for the bus.

Arabam bozuldu, bu yüzden bir otobüse binmek zorunda kaldım.

My car broke down, so I had to take a bus.

Okula yürüyebilir misin yoksa bir otobüse binmek zorunda mısın?

Can you walk to school, or do you have to take the bus?

Hayat hızlı bir lunapark trenine binmek gibi bir şey.

Life is like a roller coaster ride.

Frenleri olmayan bir bisiklete binmek yapılacak aptalca bir şey.

Riding a bicycle without brakes is a stupid thing to do.

Tek tekerlekli bisiklete binmek çok iyi olmadığım bir şey.

Riding a unicycle is one thing I'm not very good at.

Bob son treni kaçırdı ve bir taksiye binmek zorunda kaldı.

Bob missed the last train and had to take a taxi.

Frenleri olmayan bir bisiklete binmek yapılacak oldukça aptalca bir şey.

Riding a bike that doesn't have brakes is a pretty stupid thing to do.

Tüm uçuşlar iptal edildiği için Boston'dan bir otobüse binmek zorunda kaldım.

I had to take a bus from Boston because all the flights had been canceled.

- O trene binmeliyim.
- O trene binmem gerekiyor.
- O trene binmek zorundayım.

I have to get on that train.

Her yerde bir arabaya binmek yerine yürü ya da bisikletine bin.

Walk or ride your bike instead of taking a car everywhere.

Buradan otele yürüyerek gitmek çok uzaktır. Daha iyisi bir taksiye binmek.

It is too far to go on foot from here to the hotel. Better take a taxi.

Tom son treni kaçırdı ve eve gitmek için taksiye binmek zorunda kaldı.

Tom missed the last train and had to take a taxi home.

Yoğun yağış bütün trenlerin durmasına sebep olduğu için bir taksiye binmek zorunda kaldım.

I had to take a taxi because the heavy rain caused all the trains to stop.

Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.

Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform.