Translation of "Bisiklete" in English

0.054 sec.

Examples of using "Bisiklete" in a sentence and their english translations:

Bisiklete binemiyor musun?

Can't you ride a bicycle?

Bisiklete binmeyi bilmiyor.

He doesn't know how to ride a bike.

Kaldırımda bisiklete binmemelisin.

- One shouldn't ride a bicycle on the pavement.
- You shouldn't ride a bicycle on the sidewalk.

Bisiklete binmeyi severim.

I'd like to go cycling.

Birlikte bisiklete bineriz.

We bike together.

Tom bisiklete binemez.

- Tom can't ride a bicycle.
- Tom doesn't know how to ride a bike.
- Tom can't ride a bike.

Bisiklete binebilir misin?

Can you ride a bicycle?

Bisiklete binmeyi sevmiyorum.

I don't like riding bikes.

Neden bisiklete binmiyoruz?

Why don't we go cycling?

Hepimiz bisiklete binmekten hoşlanırız.

We all like cycling.

O bir bisiklete binemez.

She can't ride a bicycle.

Ben bisiklete binmek zorundayım.

I must ride a bicycle.

Hiç bisiklete bindin mi?

Have you ever ridden a bicycle?

Bisiklete binmek çok eğlencelidir.

Cycling is a lot of fun.

Bisiklete nasıl bineceğini bilmiyor.

- She can't ride a bicycle.
- She doesn't know how to ride a bike.

Ne sıklıkta bisiklete binersin?

How often do you ride a bicycle?

Tom bir bisiklete binemez.

- Tom can't ride a bike.
- Tom isn't able to ride a bike.

O, bisiklete binebilir mi?

Can she cycle?

Dün ormanda bisiklete biniyorduk.

Yesterday we were biking in the woods.

Bisiklete bineceğimi mi düşünüyorsun?

Do you think I'll get the bike?

Bisiklete binmek hoşuma gider.

I like riding a bike.

Bisiklete binmeyi sever misin?

Do you like cycling?

Üç bisiklete ihtiyacımız yok.

We don't need three bicycles.

bisiklete binmek özel bir durumdu

riding a bike was a special case

Bir bisiklete binme girişiminde bulundu.

She made an attempt to ride a bicycle.

Bisiklete bindim ve hırsızı kovaladım.

I got on a bicycle and chased after the thief.

Bisiklete binmeyi öğrendiğinde kaç yaşındaydın?

How old were you when you learned to ride a bicycle?

Ben bisiklete binmeyi tercih ederim.

- I prefer to go by bicycle.
- I prefer biking.

Yürümeyi bisiklete binmeye tercih ederim.

I prefer walking to riding.

İşe gitmek için bisiklete binerim.

I ride a bike to work.

Sen bisiklete binmeyi asla unutamazsın.

You can't ever forget how to ride a bicycle.

Bisiklete binmeyi yürümeye tercih ederim.

I prefer riding to walking.

Bisiklete binmeye gitmek ister misin?

- Do you fancy going for a bike ride?
- Would you like to go for a bike ride?

O, bisiklete binmenin keyfini çıkardı.

He enjoyed cycling.

Tom nasıl bisiklete binileceğini bilmez.

Tom doesn't know how to ride a bike.

Ben ona bisiklete binmeyi öğrettim.

I taught her to ride a bicycle.

Tom bisiklete binmekten zevk aldı.

Tom enjoyed cycling.

O bir bisiklete sahip mi?

Does she have a bicycle?

Bisiklete binmekten çok fazla hoşlanmıyorum.

I don't like riding a bicycle very much.

Bisiklete bineceğim. Gelmek ister misin?

I'm going for a bike ride. Want to come?

Tom bisiklete binmeyi öğrenmek istiyor.

Tom wants to learn how to ride a bike.

Tom bir bisiklete binmek için gitti.

Tom went for a bike ride.

Onu parkta bir bisiklete binerken buldum.

I found him riding a bicycle in the park.

Bisiklete binen çocuk benim erkek kardeşimdir.

The boy riding a bicycle is my brother.

Bir bisiklete iki kişi binmesi tehlikelidir.

Riding double on a bicycle is dangerous.

- Filler bisiklet kullanamaz.
- Filler bisiklete binemez.

- Elephants can't ride a bicycle.
- Elephants can't ride bicycles.

O, bisiklete binmeyi geçen yıl öğrendi.

She learned to ride a bicycle last year.

Ben bisiklete binerken yağmur yağmaya başladı.

While I was cycling, the rain started.

Jack'in yeni bir bisiklete parası yetemez.

Jack can't afford a new bicycle.

Bir insan bisiklete binmeyi asla unutamaz.

One can never forget how to ride a bicycle.

O sabit vitesli bir bisiklete biner.

She rides a fixie.

Tom arkadaşlarından biriyle bisiklete binmeye gitti.

Tom went cycling with one of his friends.

Tom on yaşındayken bisiklete binmeyi öğrendi.

Tom learned to ride a bike when he was ten.

- Bill bisiklete binebilir.
- Bill bisiklet sürebilir.

Bill can ride a bicycle.

Benim yeni bir bisiklete ihtiyacım var.

I need a new bicycle.

Aptallık frenleri olmayan bir bisiklete binmektir.

Stupidity is riding a bike that doesn't have brakes.

Bu otoyolda bisiklete binmek çok tehlikelidir.

Bicycling on this highway is very dangerous.

Neden başka bir bisiklete ihtiyacın var?

Why do you need another bicycle?

Bir bisiklete nasıl binileceğini biliyor musun?

Do you know how to ride a bike?

- Onun bir bisiklete binmeyi öğrenmesi üç ayını aldı.
- Bisiklete binmeyi öğrenmek üç ayını aldı.

It took him three months to learn to ride a bicycle.

- Tom bir bisiklete binmeyi öğrenmede zor zamanlar geçirdi.
- Tom bisiklete binmeyi öğrenirken çok zorluk yaşadı.

Tom had a hard time learning how to ride a bicycle.

O günlerde bir de bisiklete binmek vardı

there was also a bike ride in those days

- Mayuko bir bisiklet sürebilir.
- Mayuko bisiklete binebilir.

Mayuko can ride a bicycle.

Tek tekerlekli bisiklete binebilen bir kız tanıyorum.

I know a girl who can ride a unicycle.

Bisiklete binmek iyi egzersizdir. Ayrıca, havayı kirletmez.

Cycling is good exercise. Moreover, it doesn't pollute the air.

Kar kaykayı yapmayı ve bisiklete binmeyi severim.

I like to snowboard and ride dirtbikes.

Bu, ilk kez bir bisiklete binişim değil.

- This isn't the first time I've ridden a bicycle.
- This isn't the first time that I've ridden a bicycle.

Tom okula gittiği bisiklete yeni pedallar taktı.

- Tom put new pedals on the bicycle that he rides to school.
- Tom put new pedals on the bicycle he rides to school.

Bir bisiklete binerken iki bacağımı da kırdım.

I broke both my legs riding a bicycle.

Sana verdiğim o bisiklete hala sahip misin?

- Do you still have that bicycle I gave you?
- Do you still have that bicycle that I gave you?

Frenleri olmayan bir bisiklete binecek kadar deli olmalısın.

You must be crazy to ride a bicycle that has no brakes!

İki kişinin aynı anda bir bisiklete binmesi tehlikelidir.

Two people riding on a bicycle at the same time is dangerous.

Önce bisiklete binmeyi öğrendim. Sonra araba sürmeyi öğrendim.

First I learned to ride a bicycle. Then I learned to drive.

Tom o zaman bir bisiklete nasıl bineceğini bilmiyordu.

Tom didn't know how to ride a bicycle at that time.

Bir bisiklete nasıl bineceğini Mary'ye öğreten kişi Tom'dur.

Tom is the one who taught Mary how to ride a bicycle.

- Bisiklete binebilir misin?
- Bir bisikletin nasıl kullanılacağını biliyor musun?

Do you know how to ride a bicycle?

Ben yaşlı olabilirim ama yine de bir bisiklete binebilirim.

I may be old, but I can still ride a bike.

Tom en son ne zaman tek tekerlekli bisiklete bindi?

When was the last time you saw Tom ride a unicycle?

Eğer yağmur başlarsa biz bisiklete binmekten vazgeçmek zorunda kalacağız.

If it starts raining we'll have to give up on our bike ride.

Frenleri olmayan bir bisiklete binmek yapılacak aptalca bir şey.

Riding a bicycle without brakes is a stupid thing to do.

- Tom bir bisiklete sahip değil.
- Tom'un bir bisikleti yok.

- Tom doesn't have a bicycle.
- Tom doesn't have a bike.

Tom Mary'nin niçin yeni bir bisiklete ihtiyacı olduğunu anlamıyor.

Tom doesn't see why Mary needs a new bicycle.

Tek tekerlekli bisiklete binmek çok iyi olmadığım bir şey.

Riding a unicycle is one thing I'm not very good at.

Frenleri olmayan bir bisiklete binmek yapılacak oldukça aptalca bir şey.

Riding a bike that doesn't have brakes is a pretty stupid thing to do.

Tom hâlâ ebeveynlerinin ona on üç yaşındayken verdiği bisiklete biniyor.

Tom still rides the bicycle that his parents gave him when he was thirteen years old.

- Yeni bir bisiklete ihtiyacım var.
- Bana yeni bir bisiklet lazım.

I need a new bike.