Translation of "Başıboş" in English

0.007 sec.

Examples of using "Başıboş" in a sentence and their english translations:

Sen başıboş geziyorsun.

You're rambling.

Öyle başıboş dolanıyorum.

I'm just rambling.

Onların botları başıboş.

Their boat is adrift.

Başıboş nereyi dolaşıyor?

Where's he wandering about?

Köklendirilmemiş insan başıboş biridir.

The unrooted man is the adrift man.

Bütün gün sokakları başıboş dolaştım.

I wandered about the streets all day.

Tom artık başıboş bir çocuk değil.

- Tom is not an idle boy any longer.
- Tom isn't an idle boy any longer.

Tabiri caizse, o başıboş bir koyun.

He is, as it were, a stray sheep.

Tom başıboş bir köpeği kabul etti.

Tom adopted a stray dog.

Yaklaşık 14.000 pars ülkede başıboş şekilde dolaşıyor,

Some 14,000 leopards run loose throughout the nation,

Mary çocuklarını başıboş bıraktığı için John'u suçladı.

Mary blamed Jack for leaving their children unattended.

Tom başıboş bir köpek tarafından saldırıya uğradı.

Tom was attacked by a stray dog.

Tom'un cesedi denizde başıboş yüzerken balıkçılar tarafından bulundu.

Tom's body was found by fishermen floating adrift in the sea.

Sığırlarının serbestçe başıboş gezinmelerine izin vermemeleri teşvik edildi.

They were encouraged not to let their cattle roam freely.

- Tom'u bir sokak köpeği ısırmış.
- Tom başıboş bir köpek tarafından ısırıldı.

Tom was bitten by a stray dog.

- Okul günlerimde aylak olduğum için pişmanım.
- Okul günlerimde başıboş olduğum için pişmanım.

I regret having been idle in my school days.

Polis, oğlanları bir sürü başıboş çocuğun olduğu Güney Pattaya iskelesinden aldığını söyledi.

Police say he got the boys from the South Pattaya pier area where there are a lot of vagrant children.

Mumbai gibi kent ormanlarındaki başıboş köpek, kedi ve tavukların, yani kolay lokmaların peşinde.

easy pickings in urban jungles like Mumbai where he’s watched looming leopards first hand.