Translation of "Bıraktığını" in English

0.006 sec.

Examples of using "Bıraktığını" in a sentence and their english translations:

Bıraktığını sanıyordum.

- I thought you quit.
- I thought that you quit.

İçmeyi bıraktığını düşünüyordum.

I thought you quit drinking.

Sigarayı bıraktığını duyuyorum.

- I hear you've given up smoking.
- I hear you've stopped smoking.

Tom'un bıraktığını düşündüm.

- I thought Tom left.
- I thought that Tom left.

Futbolu bıraktığını açıkladı.

He announced that he was quitting football.

Tom'un sigarayı bıraktığını düşündüm.

- I thought Tom had quit smoking.
- I thought that Tom had quit smoking.

Tom futbolu bıraktığını duyurdu.

Tom announced that he was quitting football.

Tom'la çıkmayı bıraktığını sanıyordum.

- I thought you'd stopped dating Tom.
- I thought that you'd stopped dating Tom.

Tom işini bıraktığını söyledi.

Tom said that he quit his job.

Sigara içmeyi bıraktığını duyuyorum.

- I hear you've given up smoking.
- I hear you've quit smoking.
- I hear you've stopped smoking.

Cüzdanını evde bıraktığını söyledi.

He said that he had left his wallet at home.

Tom'un okulu bıraktığını duydum.

I hear Tom has quit school.

Şemsiyeni nereye bıraktığını biliyorum.

I know where you left your umbrella.

İşini neden bıraktığını biliyorum.

I know why she quit her job.

Onlar onun işini bıraktığını söylüyorlar.

They say that she quit her job.

Şemsiyeni nerede bıraktığını hatırlıyor musun?

Do you remember where he left his umbrella?

Tom'un sigara içmeyi bıraktığını düşündüm.

- I thought Tom had stopped smoking.
- I thought that Tom had stopped smoking.

"İşini bıraktığını duydum." "Aslında kovuldum."

"I hear you quit your job." "Actually, I got fired."

Tom bir not bıraktığını söylüyor.

Tom says he left a note.

Tom okulu bıraktığını kimseye söylemedi.

Tom didn't tell anyone that he'd dropped out of school.

İyi bir izlenim bıraktığını görüyorum.

I see you made a good impression.

Tom cüzdanını evde bıraktığını söyledi.

- Tom said that he left his wallet at home.
- Tom said he left his wallet at home.

Şemsiyeni nereye bıraktığını hatırlıyor musun?

Do you remember where you left your umbrella?

Bunları kimin bıraktığını merak ediyorum.

I wonder who left these.

Onunla flört etmeyi bıraktığını düşündüm.

I thought you stopped dating him.

Tom şemsiyesini nereye bıraktığını hatırlayamadı.

Tom couldn't remember where he'd left his umbrella.

Tom şemsiyesini trende bıraktığını düşünüyor.

- Tom thinks he left his umbrella on the train.
- Tom thinks that he left his umbrella on the train.

Tom'un işini bıraktığını biliyor muydun?

- Did you know that Tom quit his job?
- Did you know Tom quit his job?

Tom herkese işini bıraktığını söyledi.

Tom told everyone that he quit his job.

Tom bunu yapmayı bıraktığını söyledi.

- Tom said he had quit doing that.
- Tom said that he had quit doing that.

Tom anahtarlarını evde bıraktığını söyledi.

- Tom said he left his keys at home.
- Tom said that he left his keys at home.

Tom Mary'nin işini neden bıraktığını biliyor.

Tom knows why Mary quit her job.

Tom'un kendi şemsiyesini nerede bıraktığını biliyorum.

I know where Tom left his umbrella.

Tom işini neden bıraktığını Mary'ye söylemedi.

Tom wouldn't tell Mary why he had quit his job.

Tom bana Mary'nin sigarayı bıraktığını söyledi.

- Tom told me that Mary quit smoking.
- Tom told me Mary quit smoking.

Biri bana Tom'un işini bıraktığını söyledi.

- Someone told me Tom has quit his job.
- Someone told me that Tom left work.

Tom paketi kimin bıraktığını merak ediyordu.

Tom wondered who had left the package.

Bana şemsiyeni nereye bıraktığını düşündüğünü söyle.

Tell me where you think you left your umbrella.

Kocanın sakal bıraktığını görmek ister misin?

Would you like to see your husband grow a beard?

Tom Mary'nin işini niçin bıraktığını bilmiyor.

Tom doesn't know why Mary quit her job.

Tom'un ne kadar para bıraktığını düşünüyorsun?

How much money do you think Tom has left?

Tom'un, şemsiyesini nerede bıraktığını hatırlıyor musun?

Do you remember where Tom left his umbrella?

Tom sana işini neden bıraktığını söyledi mi?

Did Tom tell you why he quit his job?

Bu şemsiyeyi kimin burada bıraktığını merak ediyorum.

I wonder who left this umbrella here.

Tom'un onu neden orada bıraktığını merak ediyorum.

I wonder why Tom left that there.

John işini bıraktığını eşine nasıl açıklayacağını bilmiyordu.

John did not know how to explain to his wife that he had quit his job.

Tom'un Mary'nin işini neden bıraktığını bildiğini sanmıyorum.

- I don't think Tom knows why Mary quit her job.
- I don't think that Tom knows why Mary quit her job.

O kutuyu orada kimin bıraktığını biliyor musun?

Do you know who left that box there?

Tom sık sık eşyaları nereye bıraktığını unutur.

Tom often forgets where he leaves things.

Tom Fransızca ders kitabını Mary'nin evinde bıraktığını düşünüyor.

- Tom thinks he left his French textbook at Mary's.
- Tom thinks that he left his French textbook at Mary's.

Tom Mary'nin paspasın altında bir anahtar bıraktığını biliyordu.

Tom knew that Mary kept a key under the doormat.

Tom'un neden okula gitmeyi bıraktığını bilmek ister misin?

Do you want to know why Tom quit going to school?

Aile yaşamının tadını çıkarmak için işi tamamen bıraktığını gözlemliyorum.

so as not to enjoy these early years of family life, myself included.

Sanırım onun son işini neden bıraktığını Tom'a sormamız gerekiyor?

I think we should ask Tom why he left his last job.

Tom ceketini bir yerde bıraktı ve nereye bıraktığını hatırlayamıyor.

Tom left his jacket somewhere and he can't remember where.

Bu paketi masama kimin bıraktığını Tom'un bilip bilmediğini merak ediyorum.

- I wonder if Tom knows who left this package on my desk.
- I wonder whether Tom knows who left this package on my desk.
- I wonder whether or not Tom knows who left this package on my desk.

- Tom şemsiyesini nereye bırakmış olduğunu hatırlamadı.
- Tom şemsiyesini nerede bıraktığını hatırlamadı.

Tom didn't remember where he'd left his umbrella.

Tom'un evrak çantasını burada bıraktığını fark eder etmez geri geleceğinden eminim.

- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.
- I'm sure that Tom will come back as soon as he realizes that he left his briefcase here.
- I'm sure Tom will come back as soon as he realizes that he left his briefcase here.
- I'm sure that Tom will come back as soon as he realizes he left his briefcase here.

Yurt dışına ilk yolculuğumuzda birlikte gittiğim bir arkadaş cüzdanını çaldırdı. Bunun iyi bir izlenim bıraktığını sanmıyorum.

A friend I went with on our first trip abroad had his wallet pickpocketed. I don't think it left a very good impression.

- Tom'un işinden neden ayrıldığı konusunda hiçbir fikrim yok.
- Tom'un işini niye bıraktığını hiç bilmiyorum.
- Tom işini niçin bıraktı, en ufak bir fikrim yok.

I have no idea why Tom quit his job.