Translation of "Alınır" in English

0.003 sec.

Examples of using "Alınır" in a sentence and their english translations:

Hak verilmez, alınır.

Rights are not given, they are fought for.

Bu nereden alınır?

Where is this taken from?

Tom çabuk alınır.

Tom is easily offended.

Çünkü kararlar ortak alınır

Because decisions are taken jointly

Sadece çay nasıl alınır?

How to merely get tea?

Bu kararlar nasıl alınır?

How are these decisions made?

Nefes alırken oksijen akciğerlerimize alınır.

Oxygen is taken into our lungs when we breathe.

Tüm iyi olanlar zaten alınır.

All the good ones are already taken.

O paramız bizim kredi kartımızdan alınır

that money is taken from our credit card

Bu ilaç bir fitil olarak alınır.

This pill is taken as a suppository.

Ph değerini öğrenmek için su örneği alınır.

A water sample is taken to learn about pH.

Bu çok önemli bir mesele olarak dikkate alınır.

This is considered to be a matter of great importance.

Kâğıt, karton, cam ve bahçe artıkları ayrı alınır.

Paper, cardboard, glas and garden waste are picked up separately.

Çoğu mal ve hizmet alımlarında% 5 tüketim vergisi alınır.

A 5% consumption tax is levied on purchases of most goods and services.

Ben kızların doğum günü partilerine gitmekten nefret ediyorum; Onlara ne alınır hiç bilmiyorum.

I hate going to girls' birthday parties. I never know what to get them.

Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.

In the sphere of thought, absurdity and perversity remain the masters of the world, and their dominion is suspended only for brief periods.

Kuşkusuz bu dünyada her erkeğin ve kadının evlenmek için huyu huyuna, suyu suyuna tamamen denk birisi mutlaka vardır; fakat bir insanın sadece birkaç yüz kişiyle tanışma fırsatı bulduğu, bu birkaç yüz kişi içinden belki bir düzinesini yakından tanıdığı, bu bir düzinenin de ancak birkaçıyla dost olduğu göz önüne alınır ve de dünyada milyonlarca insanın yaşadığı hatırda tutulursa kolayca görülür ki dünya yaratıldığından beri doğru erkek doğru kadınla muhtemelen daha hiç karşılaşmamıştır.

Doubtless there exists in this world precisely the right woman for any given man to marry and vice versa; but when you consider that a human being has the opportunity of being acquainted with only a few hundred people, and out of the few hundred that there are but a dozen or less whom he knows intimately, and out of the dozen, one or two friends at most, it will easily be seen, when we remember the number of millions who inhabit this world, that probably, since the earth was created, the right man has never yet met the right woman.