Translation of "şemsiyemi" in English

- Benim şemsiyemi kaybettim.
- Şemsiyemi kaybettim.

I lost my umbrella.

Şemsiyemi kapadım.

I closed my umbrella.

Şemsiyemi alacağım.

I'll take my umbrella.

Şemsiyemi bulamıyorum.

- I can't find my umbrella!
- I can't find my umbrella.

Şemsiyemi kaybettim.

- I have lost my umbrella.
- I've lost my umbrella.

- Biri şemsiyemi çaldı.
- Birisi şemsiyemi yürütmüş.

- Someone stole my umbrella.
- Somebody stole my umbrella.

Şemsiyemi otobüste unutabilirdim.

I may have left my umbrella in the bus.

Şemsiyemi takside bıraktım.

I left my umbrella in the cab.

Ben şemsiyemi kaybettim.

- I have lost my umbrella.
- I've lost my umbrella.

Ben şemsiyemi açtım.

I put up my umbrella.

Şemsiyemi nerede buldun?

Where did you find my umbrella?

Şemsiyemi ne yaptım?

What did I do with my umbrella?

Şemsiyemi trende bıraktım.

I left my umbrella on the train.

Kazara şemsiyemi kaybettim.

I accidentally lost my umbrella.

Bence şemsiyemi aldın.

I think you have my umbrella.

O, şemsiyemi onardı.

She repaired my umbrella.

Birisi şemsiyemi aldı.

Someone's taken my umbrella.

Şemsiyemi paylaşmaz mısın?

Won't you share my umbrella?

Şemsiyemi nereye koydun?

Where did you put my umbrella?

Neden şemsiyemi aldın?

Why did you take my umbrella?

Neredeyse şemsiyemi unuttum.

I almost forgot my umbrella.

Şemsiyemi evde bıraktım.

I left my umbrella at home.

Şemsiyemi otobüste bıraktım.

I left my umbrella on the bus.

Tom şemsiyemi çaldı.

Tom walked off with my umbrella.

Lütfen şemsiyemi paylaşın.

Please share my umbrella.

Benim şemsiyemi kullanabilirsin.

You can use my umbrella.

İstersen şemsiyemi kullanabilirsin.

You can use my umbrella if you want.

Şemsiyemi arabada unuttum.

I left my umbrella in the car.

Şemsiyemi nereye koydu?

Where did she put my umbrella?

Sanırım şemsiyemi kaybettim.

- I think that I've lost my umbrella.
- I think I've lost my umbrella.

Galiba şemsiyemi kaybettim.

- I think that I've lost my umbrella.
- I think I've lost my umbrella.

Şemsiyemi bir otobüste bıraktım.

I have left my umbrella in a bus.

Tom yanlışlıkla şemsiyemi aldı.

Tom took my umbrella by mistake.

Yağmur korkusuyla şemsiyemi aldım.

I took my umbrella for fear of rain.

Çocuk şemsiyemi çalmış olamaz.

The boy cannot have stolen my umbrella.

Şemsiyemi taksinin arkasında unuttum.

I left my umbrella behind in the taxi.

Şemsiyemi neredeyse trende bırakıyordum.

I almost left my umbrella on the train.

Şemsiyemi yanımda getirmeyi unuttum.

I forgot to bring my umbrella with me.

Neredeyse şemsiyemi trende unutuyordum.

- I almost left my umbrella in the train.
- I almost left my umbrella on the train.

Tom şemsiyemi unutmamamı hatırlattı.

Tom reminded me not to forget my umbrella.

Şemsiyemi nereye koyduğumu unuturum.

I forgot where I put my umbrella.

Şemsiyemi burada bıraktım mı?

Did I leave my umbrella here?

Tom'a şemsiyemi ödünç verdim.

I lent Tom my umbrella.

Sanırım şemsiyemi arabanda bıraktım.

I think I left my umbrella in your car.

Şemsiyemi görmedin, değil mi?

You haven't seen my umbrella, have you?

Şemsiyemi nereye koyduğumu hatırlamıyorum.

I don't remember where I put my umbrella.

Birisi fırında şemsiyemi çaldı.

Someone stole my umbrella at the bakery.

Şemsiyemi hep trende bırakıyorum.

I always leave my umbrella in the train.

Şemsiyemi hiçbir yerde bulamıyorum.

I can't find my umbrella anywhere.

Şemsiyemi telefon kulübesinde unutmuşum.

- I have left my umbrella in the phone booth.
- I've left my umbrella in the phone booth.

Şemsiyemi Tom'a ödünç verdim.

I lent my umbrella to Tom.

Şemsiyemi nerede bıraktığımı bilmiyorum.

I don't know where I left my umbrella.

Rüzgar, şemsiyemi elimden uçurdu.

The wind blew the umbrella out of my hand.

- Tom'a şemsiyemi nereden aldığımı söyledim.
- Şemsiyemi nereden aldığımı Tom'a söyledim.

I told Tom where I'd bought my umbrella.

Eve gelene kadar şemsiyemi kaybettim.

It wasn't until I got home that I missed my umbrella.

Ayakkabılarımı, paltomu ve şemsiyemi getirdim.

I have brought my shoes, coat and umbrella.

Şemsiyemi her zaman trende bırakıyorum.

- I am always leaving my umbrella on the train.
- I'm always leaving my umbrella on the train.

Şemsiyemi almak için geri gideceğim.

I'm going back to get my umbrella.

Yağmur yağdığını anladığımda şemsiyemi aldım.

- When I realized it was raining, I took my umbrella.
- When I realized that it was raining, I took my umbrella.

Dün gece şemsiyemi burada bıraktım.

I left my umbrella here last night.

Keşke şemsiyemi nereye bıraktığımı hatırlayabilsem.

- I wish I could remember where I left my umbrella.
- I wish that I could remember where I left my umbrella.

Şemsiyemi nereye bıraktığımı bilmek istiyorum.

I'd like to know where I left my umbrella.

Şemsiyemi unuttum ve yağmurda ıslandım.

I forgot my umbrella and got drenched in the rain.

O benim için şemsiyemi onardı.

He fixed my umbrella for me.

Şemsiyemi ne zaman geri getireceksin?

When will you bring back my umbrella?

"Kahretsin! Şemsiyemi trende unuttum." "Aptal!"

"Damn it! I forgot my umbrella on the train." "Scatterbrain!"

Geçen hafta şemsiyemi burada bıraktım.

I left my umbrella here last week.

Şemsiyemi sizin evinizde mi bıraktım?

Did I leave my umbrella at your house?

Tom'a şemsiyemi kullanabileceğini kim söyledi?

Who told Tom that he could use my umbrella?

- Şemsiyemi telefon kulübesinde unuttum.
- Şemsiyemi telefon kulübesinde bırakmışım.
- Şemsiyem telefon kulübesinde kalmış.

I left my umbrella in the phone booth.

- Şemsiyemi kaybettim. Yenisini almak şart oldu.
- Şemsiyemi kaybettim. Yeni bir tane almam gerekiyor.

I've lost my umbrella. I have to buy a new one.

Belki yağmur yağar diye şemsiyemi aldım.

I took my umbrella lest it rain.

Yağmur yağmaya başlıyor. Lütfen şemsiyemi paylaş.

It's beginning to rain. Please share my umbrella.

Birisi yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olmalı.

- Someone must have taken my umbrella by mistake.
- Someone must've taken my umbrella by mistake.

Üzgünüm ama görünüşe göre şemsiyemi kaybettim.

- I'm very sorry, but it seems I've lost my umbrella.
- I'm very sorry, but it seems that I've lost my umbrella.

Ben her zaman şemsiyemi trende bırakırım.

- I am always leaving my umbrella on the train.
- I always leave my umbrella on the train.

Şemsiyemi almak için buraya geri geldim.

I came back here to get my umbrella.

Yağmur yağması ihtimaline karşı şemsiyemi aldım.

I took my umbrella in case it rains.

Yağmur yağma ihtimaline karşı şemsiyemi alacağım.

I'll take my umbrella in case it rains.

Jack yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olabilir.

Jack may have taken my umbrella by mistake.

O sorma zahmetinde bulunmadan şemsiyemi aldı.

- He took my umbrella without so much as asking.
- He took my umbrella without bothering to ask.

Tom yanlışlıkla benim şemsiyemi almış olabilir.

Tom may have taken my umbrella by mistake.

Tom şemsiyemi benim için tamir etti.

Tom fixed my umbrella for me.

Yağmur yağacağından korktuğum için şemsiyemi getirdim.

I brought my umbrella along, because I was scared it would rain.

Şemsiyemi nereye koyacağımı bana söyleyebilir misin?

Can you tell me where to put my umbrella?

Şemsiyemi kaybettim. Yeni bir tane almalıyım.

I've lost my umbrella. I must buy a new one.

Şemsiyemi Tom'a ödünç verdim, Mary'ye vermedim.

I lent my umbrella to Tom, not Mary.

Tom'a şemsiyemi yanında götürmesini tavsiye ettim.

I advised Tom to take my umbrella with him.

Şemsiyemi Tom ve Mary’ye ödünç verdim.

I lent my umbrella to Tom and Mary.

Şemsiyemi iki elimle tutmak zorunda kaldım.

I had to hold my umbrella with both hands.

Şemsiyemi getirmeliydim. Büyük yağmur damlaları düşmeye başlıyor.

I should have brought my umbrella. Large raindrops are starting to fall.

Şemsiyemi burada bıraktım ama şimdi onu bulamıyorum.

I left my umbrella here, but now I can't find it.

"Olamaz! Şemsiyemi trende unuttum." "Ne sersem şeysin!"

"Oh no! I left my umbrella on the train." "You are a scatterbrain!"

Ben sadece şemsiyemi almak için geri geldim.

I just came back to get my umbrella.