Translation of "çimenlerin" in English

0.013 sec.

Examples of using "çimenlerin" in a sentence and their english translations:

Lütfen çimenlerin üzerinde yürümeyin.

- Please do not walk on the grass.
- Please don't walk on the grass.

Bazı çocuklar çimenlerin üzerinde oynuyor.

Some children are playing on the grass.

Ben kendimi çimenlerin üzerine attım.

I laid myself on the grass.

Ders, çimenlerin büyümesini izlemek kadar sıkıcıydı.

- The lecture was as boring as watching grass grow.
- The lecture was as boring as watching paint dry.

Tom Mary'nin yanındaki çimenlerin üzerinde oturdu.

Tom sat on the grass next to Mary.

Tom kitara çalarken çimenlerin üzerinde oturdu.

Tom sat on the grass, playing ukulele.

Onlar çimenlerin üzerinde birlikte neşeyle dans ettiler.

They danced merrily together on the grass.

Tom çimenlerin üzerinde uzandı ve uykuya daldı.

Tom stretched out on the grass and fell asleep.

İnekler; uzun, yeşil çimenlerin arasından çok yavaşça hareket ediyorlardı.

The cows were moving very slowly through the long green grass.