Translation of "çıkıyorlar" in English

0.004 sec.

Examples of using "çıkıyorlar" in a sentence and their english translations:

Nasıl başa çıkıyorlar?

How do they cope?

Arılar kovandan hızlıca çıkıyorlar.

The bees are zooming out of the hive.

Tavuğun civcivleri yumurtadan çıkıyorlar.

The hen's chicks are hatching.

Altı aydır birlikte çıkıyorlar.

They've been going out together for six months now.

Anne babam, görüşüme karşı çıkıyorlar.

My parents object to my opinion.

Tom ve Mary çıkıyorlar mı?

Are Tom and Mary dating?

Demokratlar o fikre karşı çıkıyorlar.

Democrats oppose that idea.

Onlar benim önerime kuvvetle karşı çıkıyorlar.

They are strongly opposing my proposal.

Onlar, Darwin'in evrim teorisine karşı çıkıyorlar.

They are opposed to Darwin's theory of evolution.

Onlar arkadaşlar mı yoksa çıkıyorlar mı?

Are they friends or are they dating?

Onlar Darwin'in evrim teorisine karşı çıkıyorlar.

They opposed Darwin's theory of evolution.

Tom ve Mary üç aydır çıkıyorlar.

Tom and Mary have been dating for three months.

Onlar şiddetle politik doğruluğa karşı çıkıyorlar.

They are vehemently opposed to political correctness.

Tom ve Mary bir süredir çıkıyorlar.

Tom and Mary have been dating for a while.

Tom ve Mary hâlâ birbirleriyle çıkıyorlar.

Tom and Mary are still dating each other.

- Aşağı yukarı aynılar.
- Aynı kapıya çıkıyorlar.

They're in the same ballpark.

Çevreciler, Keystone XL boru hattına karşı çıkıyorlar.

Environmentalists are opposing the Keystone XL pipeline.

Tom ve Mary yarın tekrar dışarı çıkıyorlar.

Tom and Mary are going out again tomorrow.

- "Tom ve Mary çıkıyorlar mı?" "Hayır, onlar sadece iyi arkadaşlar."
- "Tom ve Mary çıkıyorlar mı?" " Hayır, sadece iyi arkadaşlar."

"Are Tom and Mary dating?" "No, they're just good friends."

Tom ve Mary ne kadar bir süredir birbirleriyle çıkıyorlar?

How long have Tom and Mary been dating each other?

- Sami ve Leyla çıkıyorlar.
- Sami ve Leyla flört ediyorlar.

Sami and Layla are dating.

Tom ve Mary her akşam yemekten sonra beraber yürüyüşe çıkıyorlar.

Tom and Mary take a walk together after dinner every evening.

Gençlere ne kadar çok tavsiye edersem onlar bana o kadar az karşı çıkıyorlar.

The more I advise the young people, the less they oppose me.

- Tom ve Mary yarın gidiyorlar.
- Tom ve Mary yarın ayrılıyorlar.
- Tom ve Mary yarın yola çıkıyorlar.

Tom and Mary leave tomorrow.