Translation of "çıkılmaz" in English

0.002 sec.

Examples of using "çıkılmaz" in a sentence and their english translations:

Bu, konuyu içinden çıkılmaz hale getiriyor.

- That is complicating the matter.
- That's complicating the matter.

- İşi iyice içinden çıkılmaz hâle getirdi.
- Ortalığı daha da karıştırdı.

He opened a can of worms.

- Hava dışarı çıkılmayacak kadar soğuk.
- Bu havada dışarı çıkılmaz, çok soğuk.

It's too cold to go outside.

Matematik aşk gibidir - basit bir fikir fakat o içinden çıkılmaz hale getirilebilir.

Math is like love: a simple idea, but it can get complicated.