Translation of "Park" in Dutch

0.007 sec.

Examples of using "Park" in a sentence and their dutch translations:

Park nerede?

Waar is het park?

Nereye park edebilirim?

Waar kan ik parkeren?

Park etmek yasak!

Parkeren verboden!

Nereye park ettin?

Waar heb je geparkeerd?

Buraya park edebilirsin.

- Je kan hier parkeren.
- U kunt hier parkeren.
- Jullie kunnen hier parkeren.

Burada park etmemelisin.

U mag hier niet parkeren.

- Arabanızı buraya park edemezsiniz.
- Arabanı buraya park edemezsin.

Je kan je auto hier niet parkeren.

- Oraya park edemezsin.
- Oraya park etmene izin verilmez.

Je mag daar niet parkeren.

- Tüm park yerleri dolu.
- Park yapılabilecek bütün yerler dolmuş.

Alle parkeerplaatsen zijn bezet.

Arabayı nereye park edebiliriz?

Waar kunnen we de auto parkeren?

Arabayı nereye park ettin?

Waar heb je de auto geparkeerd?

Tom arabayı park ediyor.

Tom parkeert de auto.

Arabamı nereye park ettim?

Waar heb ik mijn auto geparkeerd?

Arabayı nereye park edebilirim?

Waar kan ik de auto parkeren?

Boston'da birçok park var.

Er zijn veel parken in Boston.

Binanın arkasına park ettim.

Ik parkeerde achter het gebouw.

Londra'da çok sayıda park vardır.

Er zijn veel parken in Londen.

Bu park bana çocukluğumu hatırlatıyor.

- Dat park doet mij denken aan toen ik klein was.
- Dat park doet me aan mijn kindsheid denken.

Park şehir merkezinde yer almaktadır.

Het park bevindt zich in het stadscentrum.

Lütfen arabanızı otoparka park ediniz.

Parkeer uw auto op de parkeerplaats alstublieft.

Boston'da çok sayıda park var.

Er zijn veel parken in Boston.

Londra'da çok sayıda park var.

Er zijn veel parken in Londen.

Evimin yakınında bir park var.

- Er is een park in de buurt van mijn huis.
- Er is een park vlakbij mijn huis.

Bu park halka açık mıdır?

Is het park open voor het publiek?

Arabayı bu sokağa park etmemelisin.

- Ge moogt de auto niet parkeren in deze straat.
- Je mag de auto niet in deze straat parkeren.

Tom arabasını yakına park etti.

Tom parkeerde zijn auto dichtbij.

Ön bahçede park edebilir miyim?

Kan ik in de voortuin parkeren?

Kasabada hiç park var mı?

Zijn er in die stad parken?

Park edecek başka bir yer yok.

Er is geen andere plek om te parkeren.

Lütfen arabamı nereye park edeceğimi söyle.

Vertel me alstublieft waar ik mijn wagen moet parkeren.

Ona arabasını nereye park ettiğini sor.

Vraag hem waar hij zijn auto geparkeerd heeft.

Tom'un arabası yolun ortasında park edilmiş.

Toms auto is midden op de weg geparkeerd.

Park Street'te ne kadar süredir yaşıyorsun?

Hoe lang woon je al in de Parkstraat?

Arabanızı burada park etmeniz yasal değil.

Het is niet toegestaan je auto hier te parkeren.

Müşteriler için bir park yerimiz var.

We hebben een parking voor onze klanten.

Tom otelin arkasında park etmeyi başardı.

Tom kon achter het hotel parkeren.

Ön tarafta park edilmiş Tom'un arabası mı?

Is dat Toms auto die voor geparkeerd staat?

O, boş bir arazide arabasını park etti.

Ze parkeerde haar auto op een onbebouwd stuk grond.

Park Caddesine bir sonraki otobüs ne zaman?

Wanneer is de volgende bus naar Park Street?

Oraya park edilmiş bisiklet benim erkek kardeşimindir.

De fiets die daar is geparkeerd is die van mijn broer.

Bu kitabı Park Caddesi'ndeki bir dükkandan aldım.

Ik kocht dit boek in een winkel op Park Street.

Tom, arabayı nereye park ettiğini hatırlayamadığını söyledi.

Tom zei dat hij zich niet kon herinneren waar hij de auto had geparkeerd.

Arabam çalındı. O park ettiğim yerde orada değil.

Mijn auto is gestolen. Hij staat niet waar ik hem geparkeerd heb.

Okulun arkasındaki araç park yeri hemen hemen boş.

De parkeerplaats achter de school is praktisch leeg.

Çok sayıda araba benim evin önünde park edilmiş.

Er staat een aantal auto's voor mijn deur.

Bir park yeri aramak için çok zaman harcadık.

Wij hebben veel tijd besteed aan het zoeken naar een parkeerplaats.

Onlar arabaları park etmek için bir alanı çitle ayırdı.

Ze hebben een gebied afgezet om auto's te parkeren.

Lütfen sizden biri arabamı nereye park edebileceğimi söyleyebilir mi?

Kan één van jullie me alsjeblieft vertellen waar ik mijn auto kan parkeren?

Tom, Park Caddesindeki o eski restoranı satın almayı düşünüyor.

Tom speelt met het idee om dat oude restaurant in de Parkstraat te kopen.