Translation of "Kalır" in Dutch

0.010 sec.

Examples of using "Kalır" in a sentence and their dutch translations:

- Sorun çözümsüz kalır.
- Sorun çözülmemiş kalır.

Het probleem blijft onopgelost.

Tom inatçı kalır.

- Tom is koppig.
- Tom blijft koppig.
- Tom is eigenzinnig.

Durum değişmeden kalır.

De situatie blijft ongewijzigd.

Sorun çözümsüz kalır.

Het probleem blijft onopgelost.

Kapı açık kalır.

De deur blijft open.

Alaska ormanlarında mahsur kalır.

Hij zit gevangen in dit bos in Alaska.

Tom nadiren geç kalır.

Tom is zelden laat.

Bazen okula geç kalır.

Af en toe komt zij te laat naar school.

Atlarsam, sağ kalır mıyım?

Als ik spring, overleef ik het dan?

Umarım ellerim temiz kalır.

Ik hoop dat mijn handen schoon blijven.

Ancak birkaç hücre hayatta kalır.

Maar een paar cellen overleven.

Kate hafta sonları Izu'da kalır.

Kate blijft tijdens weekeindes in Izu.

Tom her zaman geç kalır.

Tom komt altijd te laat.

Tom okula nadiren geç kalır.

Tom is zelden laat voor school.

Makaklar, bu termal havuzda saatlerce kalır.

Makaken brengen uren door in deze thermische bron.

Geceleyin, ormanın meyveleri tamamen onlara kalır.

's Nachts hebben ze de vruchten van het bos voor zichzelf.

Ama Thormod, şair Thormod hayatta kalır.

Maar Thormod, Thormod de dichter overleeft.

O, pazar günü nadiren evde kalır.

Hij blijft zelden thuis op zondag.

Tom oldukça sık okula geç kalır.

Tom komt behoorlijk vaak te laat op school.

İki komşu ülke arasındaki sınır kapalı kalır.

De grens tussen beide buurlanden blijft gesloten.

O, Pazar günleri her zaman evde kalır.

Hij is op zondag altijd thuis.

Saatim bir günde iki dakika geri kalır.

Mijn horloge loopt iedere dag twee minuten achter.

O ne zaman Tokyo'ya gelse bizimle kalır.

Telkens als hij in Tokio komt, brengt hij de nacht bij ons door.

Ay'ın parlaklığı arttıkça süper sezgiler biraz atıl kalır.

Zodra de maan feller wordt, zijn superzintuigen minder krachtig.

O utangaç ve her zaman arka planda kalır.

Ze is verlegen en blijft altijd op de achtergrond.

Siyasi sistemler değişir, ama insanlar hep aynı kalır.

Politieke systemen veranderen, maar de mensen blijven altijd gelijk.

Tom genellikle erken gelir ve Mary genellikle geç kalır.

Tom is meestal op tijd en Maria te laat.

- Beş altı gün kalacak.
- Beş ilâ altı gün arası kalır.

Hij blijft vijf à zes dagen.

John'un beş elması var. Birini Mary'ye verir. Çantada kaç tane elma kalır?

John heeft vijf appels. Hij geeft er één aan Maria. Hoeveel peren zitten er nog in de zak?

Ama beş metrelik hayalet vatozlar bile denizlerdeki en büyük balığın yanında ufak kalır.

Maar zelfs manta's van vijf meter lijken klein naast de grootste vis van de zee.

Sadece 5 saniye ya da 10 saniye sabunla yıkasanız bile, elleriniz hala kirli kalır.

Als je slechts 5 seconden of 10 seconden wast, zijn je handen nog steeds bedekt.

- Tom bazen gece geç saatlere kadar uyumaz.
- Tom bazen gece geç saatlere kadar ayakta kalır.

Tom blijft soms tot laat op 's avonds.

- Acele işe şeytan karışır.
- Acele ile menzil alınmaz.
- Acele giden ecele gider.
- Acele yürüyen yolda kalır.

Haastige spoed is zelden goed.

Okul geceleri, Tom saat dokuzda yatar fakat cuma ve cumartesi günleri çok daha geç saatlere kadar kalır.

Op doordeweekse avonden gaat Tom om negen uur naar bed, maar op vrijdagen en zaterdagen blijft hij veel langer op.

- Tom pazar günleri çoklukla evde kalır.
- Tom pazar günleri genelde evde takılır.
- Tom pazarları çoğu zaman evdedir.

Tom blijft vaak thuis op zondagen.

- Pazartesi günleri çoğunlukla okula geç kalır.
- Pazartesileri okula sık sık geç geliyor.
- Pazartesileri okula sık sık geç kalıyor.

Ze is vaak te laat op school op maandag.