Translation of "Azından" in Dutch

0.005 sec.

Examples of using "Azından" in a sentence and their dutch translations:

En azından "teşekkürler" diyebilirdin.

Je zou tenminste "bedankt" kunnen zeggen.

En azından yalnız değildim.

Ik was tenminste niet alleen.

En azından duş almalıydın.

Je moest tenminste een douche nemen.

En azından özür diledi.

Hij heeft zich op zijn minst verontschuldigd.

Ama en azından işe yarıyor.

Maar het werkt tenminste.

En azından 100 kişi katıldı.

Minstens 100 mensen waren aanwezig.

En azından dikkatli olmaya çalış.

Probeer tenminste voorzichtig te zijn.

En azından sana sarılabilir miyim?

Kan ik je tenminste een knuffel geven?

En azından o beni korkutmuyor.

Dat maakt me helemaal niet bang.

En azından o, sonuçlardan memnundu.

In alle geval was hij blij met de resultaten.

Ama en azından orada olduğunu biliyorum.

Maar ik weet dat hij er is.

Bütün kapıları kilitlemeli, en azından kapatmalısın.

Je had alle deuren op slot of tenminste dicht moeten doen.

En azından günlük konuşmalar yapabilmeyi istiyorum.

Op zijn minst wil ik alledaagse gesprekken kunnen voeren.

Ama en azından takip edebileceğimiz izler var.

Maar we hebben in elk geval sporen om te volgen.

Öyleyse hikayenin bu kısmı en azından doğruydu ...

Dus dat deel van het verhaal was tenminste waar ...

Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı.

Kastanjes moeten minimaal een kwartier gekookt worden.

Tom en azından bir saat önce bitirmeliydi.

Tom had minstens een uur geleden klaar moeten zijn.

En azından bir saate daha ihtiyacımız var.

We hebben ten minste nog één uur meer nodig.

- En azından dikkatli olmaya çalış.
- En azından dikkatli olmayı dene.
- Hiç olmazsa dikkatli olmaya gayret et.

Probeer tenminste voorzichtig te zijn.

Ama ne olursa olsun en azından yalnız olmayacaksınız.

maar wat er ook gebeurt, je bent tenminste nooit alleen.

En azından bir canın bu sayede kurtulduğunu gördüm.

en ik zag ten minste één leven hierdoor gered worden.

Size sunduğum şu bakış açısını en azından dikkate alırsınız,

dat jullie op z'n minst rekening houden met het geschetste beeld --

Ve en azından bir dereceye kadar neyin geldiğini görebiliyoruz.

We kunnen tot op zekere hoogte voorspellen wat er aan gaat komen

Arkadaşımın köpeği Esperanto'yu anlıyor. En azından en önemli komutları.

De hond van mijn vriend verstaat Esperanto. Toch minstens de belangrijkste bevelen.

Ama orası mağaranın içine göre en azından 20 derece daha sıcaktır.

Maar het is er minstens 20 graden warmer... ...dan in de grot.

En güvenli yol bu olsa gerek. En azından bu halatı tanıyorum.

Dat is de veiligste optie. Ik ken dit touw.

Fransa'da Mareşal veya Maréchal unvanı en azından 13. yüzyıla kadar uzanıyor.

In Frankrijk gaat de titel van maarschalk of Maréchal minstens terug tot de 13e eeuw.

Ne kadar meşgul olursan ol, sanırım en azından bir gazete okumalısın.

Hoe druk je het ook hebt, ik vind dat je op z'n minst een krant zou moeten lezen.

Senin gibi olmasa bile en azından biraz daha kibar olmayı deneyebilirsin.

Het ligt misschien niet in je aard, maar je zou tenminste een beetje beleefd kunnen zijn.

Bir bilet almak için en azından bir saat beklemek zorunda kalacaksın.

Om een kaartje te kopen zal je op zijn minst een uur moeten wachten.

- En geç altıda gelin.
- En azından altıda gelin.
- Hiç olmazsa altıda gelin.

Kom uiterlijk om zes uur.

Doğruyu söylemek gerekirse, o en azından bunu beğenmedi ama hiçbir şey söylemedi.

Eigenlijk vond ze het helemaal niet leuk, maar ze zei niets.

En azından hastanedeki panzehir için ihtiyacımız olan zehrin bir kısmını elde etmeyi başardık.

We hebben in ieder geval wat gif... ...om antistoffen mee te maken in het ziekenhuis.

Anne, karantinaya alınırsak, en azından yine de akşam yemeği partisi düzenleyebiliriz, değil mi?

"Mam, als we in quarantaine zitten kunnen we nog steeds wel etentjes houden, toch?"

"Fransızca öğrenmeye biraz ilgim var ama o zor değil mi?" "Hiç değil. İngilizceden 100 kat daha kolay!" "Gerçekten mi?" "Eh, en azından benim için öyle." "Bunun nedeni senin ana dilin olması gerçi"

"Het lijkt me wel leuk om Frans te leren, maar is het niet moeilijk?" "Helemaal niet, het is 100 keer makkelijker dan Engels!" "Echt waar?'' "Nou, voor mij tenminste." "Maar dat is omdat het je moedertaal is."