Translation of "Tamamen" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "Tamamen" in a sentence and their chinese translations:

Tamamen haklısın.

你說得很對。

Tamamen uyanığız.

我们很清醒。

- Oda tamamen döşenmiştir.
- Oda tamamen mobilyalıdır.

房間裡家具齊全。

Davranışınız tamamen yasaldır.

你的行为完全合法。

Gökyüzü tamamen karanlıktı.

天空完全变黑了。

Biz tamamen galiptik.

我們大獲全勝。

Ben tamamen katılıyorum.

我完全同意。

Tom tamamen bitkindi.

湯姆完全筋疲力盡了。

Sorun tamamen halledildi.

這個問題都被解決了。

Rapor tamamen yanlış.

这份报告完全错误。

Tabağını tamamen temizledi.

她把東西吃得一乾二淨。

Dışarısı tamamen karanlık.

外面一片漆黑。

Tamamen kafam karışıktı.

我完全不懂了。

Ben tamamen destekliyorum.

我百分之百赞成。

Onu tamamen unuttum.

我完全忘記了這件事。

Ben tamamen tükendim.

我完全地筋疲力盡了。

Masumiyetinden tamamen eminim.

我完全相信你是清白的。

Görüşüne tamamen katılıyorum.

我完全赞成你的观点。

Pozisyonunuzu tamamen anlayabiliyorum.

我完全理解你得处境。

O, tamamen bozulmuş.

他壞透了。

O tamamen ıslaktı.

他从头到脚都湿了。

- Kar şehri tamamen kapladı.
- Kar, şehri tamamen kapladı.

全城都被雪覆蓋住了。

O tamamen zaman kaybı.

這完全是浪費時間。

O, tamamen havaya bağlıdır.

一切都取決於天氣。

Bu keşif tamamen rastlantıydı.

那个发现纯属偶然。

O bana tamamen inanmaz.

他並不完全信任我。

O, tamamen tatmin olmamıştı.

他完全不滿意。

Sizinle tamamen aynı fikirdeyim.

- 我再同意你不過了。
- 我非常同意你。

Bu konuya tamamen Fransız'dım.

我完全看不懂。

Yalnız olmaktan tamamen mutluyum.

- 我快乐独自。
- 我非常乐于独处。

Sevgisiz hayat tamamen anlamsızdır.

没有爱情的生活毫无意义。

O tamamen gözle görülebilir.

能直接看到。

Tom tamamen yıpranmış görünüyor.

湯姆完全筋疲力盡了。

Yer tamamen kanla kaplıydı.

地板上全是血。

Ben yemeği tamamen bitirmedim.

我還沒有完全吃完。

Üzgünüm, tamamen benim hatam.

對不起。一切都是我的錯。

Bu saat tamamen doğrudur.

這塊手錶很準。

Ben şimdi tamamen iyiyim.

我一切都很好。

Onlar yağmurda tamamen ıslandılar.

他們在雨中被淋得全身都濕了。

- Benim görüşüm sizinkinden tamamen farklı.
- Benim görüşüm seninkinden tamamen farklı.

我的意見與您大相逕庭。

- Doğruyu söylemem gerekirse, tamamen unutmuşum.
- Doğruyu söylemem gerekirse, tamamen unuttum.

說實話,我完全忘了。

Sizinle tamamen aynı fikirde değilim.

我不太同意你的看法。

Onun ne dediğini tamamen anlamıyorum.

我不太明白他说什么。

Bahçedeki ağaçların yaprakları tamamen kızardı.

花园里树上的叶子已经完全变红了。

Annem ve ben tamamen farklıyız.

我媽媽和我完全不同。

Tom tamamen kaybolmuş gibi görünüyor.

湯姆看來完全輸了。

Birlikte kulanım, sizi tamamen korumaz,

同时采取这些措施虽然不能带来完全防护

Jessie'nin uzun saçı tamamen ıslaktı.

傑西的長頭髮完全濕透了。

Bugün ders olduğunu tamamen unutmuşum!

我居然忘记了今天有课!

O, hamile olmadığından tamamen emin.

她很确定她没怀孕。

Senin sandalyen benimki ile tamamen aynı.

你的椅子和我的很像。

Biz milenyum hatası için tamamen hazırlıklıyız.

我們已經準備好應付千年蟲。

Yabani otlar, bahçe yatağını tamamen geçti.

杂草完全占据了花坛。

Siz acayip kılıklı herifler tamamen cahilsiniz.

你们这些家伙真不懂事。

Onun kız arkadaşı tamamen düz göğüslü.

她的女朋友真算飞机场。

O, bir şişe sütü tamamen içti.

他喝了一整瓶的牛奶。

Bu yılın modaları geçen yılınkilerden tamamen farklı.

今年的时尚潮流完全不同于去年。

Küresel ısınmadan dolayı, şehirler tamamen batırılmış olabilir.

由于全球气候变暖,城市可能被完全地淹没。

Onun evi haftada bir kez tamamen temizlenir.

他的家每周彻底打扫一次。

Dünyadaki hiçbir iki nehir tamamen aynı değildir.

世界上没有两条完全相同的河流。

- Ben kesinlikle size katılıyorum.
- Sana tamamen katılıyorum.

我完全赞同你。

O hiç de tamamen tatmin olmuş değildi.

他完全不滿意。

Tamamen şans eseri, havaalanında benim eski arkadaşımla karşılaştım.

很幸运地,我在机场遇到了我的老朋友。

"Ne zaman geri döneceksin?" "Bu tamamen havaya bağlı."

- “你什么时候回来?”“这都要看天气。”
- “你什么时候回来?”“这取决于天气如何。”
- “你什么时候回来呀?”“看一下天气怎么样再说啦。”

Golf sahası tamamen ıssız, bir tek kişi yok!

高爾夫球場門可羅雀,一個人都沒有!

"Ne zaman geri geleceksin?" "Bu tamamen havaya bağlı."

- “你什么时候回来?”“这都要看天气。”
- “你什么时候回来呀?”“看一下天气怎么样再说啦。”

Ne zaman geri geliyorsun? Bu tamamen havaya bağlı.

- 你什么时候回来?那就全看天气了。
- “你什么时候回来呀?”“看一下天气怎么样再说啦。”

Tom bütün gün çalıştı ve tamamen bitkin düştü.

Tom工作了一天,感到筋疲力尽。

Tepeye kadar koştuktan sonra, ben tamamen nefes nefese kaldım.

跑上山後,我完全喘不過氣來。

Toplantıda o, tartışmayı tekeline aldı ve davayı tamamen bozdu.

在這次會議上, 他壟斷了討論並徹底打亂了議程。

Tayland'da, çocuk yetiştirme babanın sorumluluğu değildir; tamamen anneye aittir.

在泰國,照顧子女不是父親的責任,而是由母親一手包辦的。

Cumartesi öğleden sonrayı tamamen çok fazla TV izleyerek geçirdim.

我看電視度過了星期六的下午。

Sorular uzun sürmeyecek, ve her şey tamamen gizli tutulacak.

问题不需要占用很多时间,也完全不要留名。

Tom onu tamamen anlamadı. Onu ona tekrar açıklar mısın?

汤姆不大明白。你能再跟他解释一遍吗?

Ve sıklıkla bir başvurunun tamamen teslim edilmesini engellediği kayıt edildi.

并且经常会让申请完全无法提交。

Kocasının ölümünden sonra o, iki çocuğu tamamen kendi başına yetiştirdi.

她的丈夫死後,她就獨力把兩個孩子養大成人。

Rio de Janeiro, tehlikeli alanların dışında kaldığınız sürece tamamen güvenlidir.

如果你远离危险区域,里约热内卢就是完全安全的。

Dün gece bir yangın çıktı ve üç ev tamamen yandı.

昨晚發生了一場火災,三棟房屋被燒毀了。

Gerçek şu ki hiçbir şey tamamen doğru ya da yanlış değildir.

真相是沒有甚麼完全正確或錯誤。

- İşin bir ay içinde tamamlanması kesinlikle imkansız.
- Bir ay içinde işi bitirmek tamamen imkansız.

這份工作絕對沒有可能在一個月之內完成。

Gao Dao genellikle gerçekten tatlı ama o, kız arkadaşının önünde tamamen abayı yakmış görünüyor.

高岛平时虽然一副很帅气的样子,但是在他女友面前却是一副神魂颠倒的样子。

Sigorta bize içinde yaşadığımız dünyanın tamamen güvenli olmadığını hatırlatıyor; biz hastalanabiliriz ya da beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz.

保险使我们意识到我们生活在一个不安全的世界中,可能会生病、面临危险、出现意外等等,我们必须要面对。

Tabii ki, ben Japonya'da iken Çin hakkında ders kitaplarından öğrendim, ama benim kendi adıma Çin'de gördüğüm bu ders kitaplarında anlatıldığından tamamen farklıdır.

當然,我在日本時透過課本了解中國,可是我自己在中國看到的跟那些課本描述的完全不一樣。

- Asal sayılar hayata benzer, onlar tamamen mantıksaldır fakat, eğer tüm zamanınızı onun hakkında düşünmek için harcarsanız kurallarının bulunması imkânsızdır.
- Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır.

- 質數就像人生,它們完全是合邏輯的,但就算你花多少時間來思考,也不能找到它們背後的規律。
- 质数就像生活,它们是完全符合逻辑的,但即使我们花所有时间来思考,也找不到规律。