Translation of "Nadiren" in Chinese

0.003 sec.

Examples of using "Nadiren" in a sentence and their chinese translations:

Kilisiye nadiren gider.

他很少去教堂。

Nancy nadiren gülümser.

南希很少微笑。

Bill nadiren zamanında gelir.

比尔很少准时来。

Randevularına nadiren geç kalır.

她很少迟到。

O, nadiren kahvaltı yapar.

她很少吃早餐。

Nadiren eşine hediyeler verir.

他很少給他的妻子禮物。

O nadiren dışarı gider.

她很少出去。

O, babasına nadiren yazar.

他很少写信给他父亲。

Nadiren bu kadar öfkelenirim.

我很少这么生气。

O, nadiren ebeveynlerine yazar.

他很少寫信給他的父母。

O nadiren geç kalır.

她很少迟到。

O nadiren kiliseye gider.

他很少去教堂。

Ben onu nadiren yaparım.

我偶尔做。

İngilizce yazarken, nadiren hata yapar.

她在英文书写上很少犯错。

O nadiren beni görmeye gelir.

他很少来看我。

Kışın buraya nadiren kar yağar.

這裡的冬天很少下雪。

O, okula nadiren geç kalır.

她上学很少迟到。

Bu alanda nadiren kar yağar.

这片区域很少下雪。

İngilizler trende nadiren yabancılarla konuşurlar.

英國人很少在火車上和陌生人搭訕。

Onlar bugünlerde nadiren televizyon izler.

这些天他们很少看电视。

Nadiren okuma için zaman bulabilirim.

我很少能抽出时间看书。

Böyle şeyler nadiren başıma gelir.

我觉得这种事情偶然发生。

Bob anne ve babasına nadiren yazar.

鮑伯很少寫信給他的父母。

Ülkenin bu kısmında nadiren kar yağar.

在國家的這片區域幾乎不下雪。

O, Pazar günleri nadiren evde kalır.

他星期天很少留在家中。

O nadiren, kırk yılda bir, gelir.

他几乎不来。

O, pazar günü nadiren evde kalır.

他很少週日待在家裡。

Yanlış değil ama nadiren öyle yazılır.

写的没错,不过很少那么说。

O, pazar günleri nadiren dışarı çıkar.

她星期日很少出門。

Yarınki hava güneşli ve nadiren yağışlı olmalı.

明天天气晴转阵雨。

O, nadiren iyi bir ruh hali içindedir.

他很少心情很好。

Onun evi yakın olmasına rağmen, onu nadiren görüyorum.

雖然我住在她家附近,可是也很少見到她。

Sosyopatlar işledikleri suçlar için nadiren pişmanlık ya da suçluluk hissi duyarlar.

反社会者极少为他们的罪行显露懊悔或有罪恶的感觉。