Translation of "Dışarı" in Chinese

0.008 sec.

Examples of using "Dışarı" in a sentence and their chinese translations:

Dışarı çıkamazsın.

你不可以出去。

Çık dışarı!

走開!

Dışarı gitmemelisiniz.

你不應該出門。

Dışarı çıkmamalısın.

你不應該出去。

Dışarı çıkmalıyım.

我需要出去。

- O dışarı gitti.
- O dışarı çıktı.

她出去了

Onu dışarı götüreceğim.

我会把它拿出去的。

Dışarı çıkıyor musun?

你去外面吗?

Dışarı çıktın mı?

你出门了吗?

Arkadaşlarımla dışarı çıktım.

我是跟我朋友出去的。

Ben dışarı çıkmalıyım.

我需要出去。

Birkaç gün dışarı çıkmamalısın.

这几天不应该出门。

Yağmura rağmen dışarı çıktı.

尽管下着雨,他还是出去了。

Yağmur durmazsa dışarı çıkmayız.

除非雨停了,我们才会出去。

Linda, dilini dışarı çıkardı.

琳達把舌頭伸了出來。

O odadan dışarı çıktı.

她從房間裏走了出來。

Onun dışarı çıktığını duydum.

我聽到他出去了。

O nadiren dışarı gider.

她很少出去。

Fırtınaya rağmen dışarı çıktı.

雖然正在刮暴風雨,但他還是出去了。

Yağmura rağmen dışarı çıktım.

尽管下着雨,我还是出了门。

Bu bilgiyi dışarı sızdırma.

- 不要把這些資料洩露出去。
- 不要让这些信息泄露出去。

Yarın dışarı çıkıyor musun?

你明天出去吗?

Dışarı çıkmak istemiyor musun?

你不想出去嗎?

Dışarı gitmesen iyi olur.

你最好不要出門。

O ofisten dışarı fırladı.

他急忙出了办公室。

O, evden dışarı atıldı.

他被趕出了這棟房子。

Yürüyüş için dışarı çıktı.

他出去散步。

Masanın altından dışarı çık!

你从桌下爬出来吧!

Köpeğe dışarı izin vermeyin.

别把狗放出去。

Yağmur durmazsa dışarı çıkmayacağız.

雨不停,我们不会出去。

Ben arkadaşlarımla dışarı çıktım.

我是跟我朋友出去的。

Ne zaman dışarı çıkacaksın?

你什麼時候要出去?

Yarın dışarı çıkacak mısın?

你明天出去吗?

Dışarı çıkarken kapıyı kapa.

出去的时候把门关上。

Yağmur yağmazsa, dışarı gidelim.

不下雨的话,我们出去吧。

Şimdi dışarı çıkmak imkansız.

現在不可能出去。

Sana dışarı çıkmanı söyledim.

我告诉过你出去。

- Babam hemen şimdi dışarı çıktı.
- Babam daha şimdi dışarı çıktı.

爸爸剛剛才出門。

Dün gece dışarı çıktın mı?

你昨天晚上出去了嗎?

Bugün dışarı çıkmasan iyi olur.

你今天最好不要出門。

Dışarı çıkmadan önce saçını tara.

在你出門之前,把你的頭髮梳一梳。

Hava karardıktan sonra dışarı gitme.

天黑以後不要出門。

Onun dışarı gittiğini gördün mü?

你看到他出去了嗎?

Akşam yemeğinden sonra dışarı çıkmamalısın.

晚飯後你不可以外出。

Dışarı çık! Seninle konuşmak istemiyorum!

出去!我不想跟你说!

Ben bir süreliğine dışarı çıkıyorum.

我出去一会儿。

Canım bugün dışarı çıkmak istiyor.

我今天想出門。

Cuma günü dışarı çıkmamızı öneriyorum.

我建议我们星期五出去玩。

İnsanların dışarı çıkmasını önerir misiniz,

您是否建议人们外出?

Telefon çaldığında dışarı çıkmak üzereydim.

我正要出門的時候,電話就響起了。

Canım gerçekten dışarı çıkmak istemiyordu.

我不是很想出去。

Çocuklar dışarı çıkmalı ve oynamalı.

孩子们该到外面去玩。

- Çık dışarı!
- Defol!
- Yürü git!

- 滾出去!
- 出去!

Yemek yemek için dışarı çıkalım.

我們出外吃飯吧。

Çocuklar karanlıkta dışarı çıkmayı sevmezler.

孩子們不喜歡摸黑外出。

Dışarı çıkmadan önce ayakkabılarını parlat.

出門前把你的鞋子擦亮。

Hava karardığında dışarı çıkmaktan hoşlanmam.

我天黑后不喜欢出门。

Sigara içmek istiyorsan, dışarı çıkmalısın.

如果您想抽烟的话,您必须出去。

Siz arkadaşlar dışarı çıktınız mı?

你们出门了吗?

Şu ikisi dışarı gidiyorlar mı?

那兩個要出去嗎?

Bu öğleden sonra dışarı çıkıyorum.

今天下午我會外出。

Çocuklar oynamak için dışarı çıktılar.

孩子們出去玩了。

Yağmur yağarsa yarın dışarı çıkmayacağım.

明天下雨,我不出門。

Dışarı çıkmaktansa evde kalmayı tercih ederim.

比起出门,我更喜欢待在家。

Ben oynamak için dışarı çıkabilir miyim?

我可以出去玩嗎?

Yağmur yağıyor ama dışarı çıkmak istiyorum.

现在正在下雨,但是我想出去。

Eğer sigara içeceksen, lütfen dışarı çıkın.

抽煙請到外面抽。

Şu anda canım dışarı çıkmak istemiyor.

我现在不想出去。

Hava karardıktan sonra dışarı çıkmayı sevmiyorum.

我天黑后不喜欢出门。

Karanlıktan sonra o asla dışarı çıkmaz.

天黑之后他从不出门。

O, dışarı çıkmak için şapkasını giydi.

她戴上了帽子准备出去。

İki çocuk odadan dışarı koşarak geldi.

两个男孩子从房间里跑出来了。

Bu öğleden sonra dışarı çıkmak istemiyorum.

我今天下午不想出外。

O, pazar günleri nadiren dışarı çıkar.

她星期日很少出門。

Dışarı çıkar çıkmaz yağmur yağmaya başladı.

我一出門就開始下雨了。

O odadan ayrıldı ve dışarı çıktı.

她從房間裏走了出來。

İşi yaptırmak için hepimiz dışarı çıktık.

我们全力以赴来完成工作。

Bu akşam dışarı çıkmayı tercih etmiyorum.

我今天晚上寧可不要出門。

Yürüyüş için dışarı çıkmaya ne dersin?

出去散步怎麼樣?

O, pencereden dışarı bakarken oraya oturdu.

他坐在那里看着窗外。

Bir tekne aniden sisten dışarı çıktı.

一艘船突然从雾中出现。

Facebook'ta kalmaktansa dışarı gitmeyi tercih ederim.

比起上Facebook,我更喜欢去外面。

Her hafta sonu birlikte dışarı çıkarız.

我們每個週末都一起出去。

Tom canının dışarı çıkmak istemediğini söylüyor.

汤姆说他不想出去。

Tom sigara içmek için dışarı gitti.

汤姆出去抽烟。

- O kapıyı açar açmaz bir kedi dışarı kaçtı.
- Kapıyı açar açmaz bir kedi dışarı koştu.

她一開門,一隻貓就跑了出來。

Ayakkabılarınızı giyin. Akşam yemeği için dışarı çıkalım.

穿上你的鞋,我们出去吃晚饭。

Karanlıktan sonra onun dışarı çıkmasına izin verme.

天黑後不要讓她出門。

Tom Cumartesi akşamı kız arkadaşını dışarı çıkardı.

周六晚上汤姆带他女朋友出去约会了。

O gece geç saatlerde asla dışarı gitmez.

他從不在深夜出門。

O, onu arabayla gezdirmek için dışarı çıkardı.

他帶她出去兜風了。

Ben akşamleyin arkadaşlarla sık sık dışarı çıkarım.

我常常在晚上跟朋友出去玩儿。

Akşam yemeğinden sonra yürüyüş için dışarı çıktık.

我们在吃过晚餐后出去散步了。

Bugün öğlen yemeği için dışarı çıkacak mıyız?

今天中午我们出去吃饭吗?

O bazı şeyler almak için dışarı çıkıyor.

她去买东西。