Translation of "Bill" in Chinese

0.006 sec.

Examples of using "Bill" in a sentence and their chinese translations:

- Bill, Japonya'daydı.
- Bill Japonya'daydı.

比爾在日本。

- Bill bisiklete binebilir.
- Bill bisiklet sürebilir.

比爾會騎自行車。

- Bill her zaman dürüsttür.
- Bill her zaman dürüst.
- Bill daima dürüsttür.

比尔一直都很诚实。

- Bill her zaman dürüsttür.
- Bill daima dürüsttür.

比尔一直都很诚实。

Merhaba, Bill. Nasılsın?

嗨,比爾。你好嗎?

Bill suçu işlemedi.

比爾沒有犯罪。

Bill partiye gelmedi.

比爾沒有在派對上出現。

Bill televizyonu açtı.

比爾打開了電視。

Bill, kapıyı aç.

Bill,开门。

Bill yazı işleri kadrosunda.

比爾在編輯部工作。

Bill nadiren zamanında gelir.

比尔很少准时来。

Bill sınavı geçmeyi başardı.

比爾能通過考試了。

Bill denizin yanında yaşıyor.

比爾住在大海附近。

Bill bir beyzbol oyuncusu.

比爾是一名棒球運動員。

Bill ile konuşabilir miyim?

我可以跟Bill說話嗎?

Bill gelecek hafta geri gelecek.

比尔下周会回来。

Bill sık sık parka gider.

比爾經常去公園。

Tom Bill kadar hızlı koşmaz.

湯姆跑得不如比爾快。

Ken Bill kadar uzun boylu.

Ken跟Bill一样高。

Bill, Bob'tan daha hızlı koşar.

Bill跑得比Bob快。

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

比尔连续哭了几个小时。

Bill sık sık sözlerini tutmaz.

比尔常常不遵守诺言。

Bill dün gece beni aradı.

Bill 昨晚打了電話給我。

Bill Bob kadar uzun değil.

比爾不比鮑伯高。

Bill bana bu kitabı getirdi.

比尔给我带来了这本书。

- Bill çıldırdı ve Dick'e ağzına geleni söyledi.
- Bill sinirlendi ve Dick'e küfretti.

比爾生氣了並用難聽的話罵迪克。

- Bill, babasının çok sigara içtiği gerçeğini sevmez.
- Bill babasının çok sigara içmesinden hoşlanmaz.

比爾不喜歡他父親抽很多煙的這個事實。

Bill erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

- 比爾帶他的弟弟去動物園了。
- 比爾帶他弟弟去動物園。

Bill bana bir bardak su getirdi.

比爾拿了一杯水給我。

Bill kayıp için suçlamayı kabul etti.

比爾承担了損失的過失責任。

Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.

我邀請了肯,比爾和由美。

Bill her zamanki gibi okula geç kalmıştı.

比爾一如往常上學遲到。

Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

為了趕上第一班火車, 比爾很早就起床了。

Bill ilk treni yakalayabilsin diye erkenden kalktı.

比爾很早起床這樣他就可以趕上第一班火車了。

Ben eve gittim ve Bill ofiste kaldı.

我回家了,但Bill继续留在办公室。

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

比爾帶他弟弟去動物園。

Bill, babasının aşırı derecede sigara içmesinden nefret ediyor.

比爾討厭他的父親大量抽煙。