Translation of "​​ve" in Chinese

0.023 sec.

Examples of using "​​ve" in a sentence and their chinese translations:

Ve şimdi?

现在呢?

- Bekleyelim ve görelim.
- Bekle ve gör.

走著瞧

Sevgi ve Barış.

愛和和平。

Burada ve şimdi.

这里,现在。

Yaşa ve öğren.

你一面生活一面學習。

İç ve ye.

吃吧,喝吧。

Ve şimdi Lvov'dayım.

而我此时在利沃夫!

Ve kameram nerede?

啊我的相機在哪啊?

Yiyin ve için.

吃吧,喝吧。

- Mike ve Ken arkadaştırlar.
- Mike ve Ken arkadaşlar.

麦克和肯是朋友。

Ve bunlar buharlaşır ve canlı virüsü havada bırakabilir.

它们会蒸发 使病毒飘在空气中 约50cm(20in)

Ve yağ bir anda çözünür ve suya karışır.

脂肪油就会与水融合。

- Beklemek ve görmek zorunda kalacaksınız.
- Beklemeniz ve görmeniz gerekecek.

你得等一等看。

Tom ve Mary'nin üç oğlu ve bir kızı var.

Tom和Mary有三個兒子和一個女兒。

Tom ve Mary'nin üç kedi ve iki köpeği var.

Tom和Mary有三隻貓和兩隻狗。

Tom ve Mary'nin bir kızı ve bir oğlu var.

Tom和Mary有個女兒和兒子。

- İngiltere demek; futbol, balık ve patates kızartması ve de kraliçe demektir.
- İngiltere; futbol, balık ve patates kızartması ve de kraliçe demektir.

英格兰是足球、鱼和薯片,还有女王的同义词。

Butona bastı ve bekledi.

他按下按鈕然後等待著。

Uzan ve biraz dinlen.

躺下來休息一會兒。

Uzanın ve kendinizi rahatlatın.

躺下來讓自己舒服一點。

Yazlık temiz ve düzenliydi.

小屋干净又整洁。

At durdu ve kımıldamadı.

這匹馬停下來不動了。

İngilizce ve Fransızca konuşabilir.

他會說英語和法語。

Koş ve dağlarda saklan.

跑到山里躲起来。

Önden buyuralım ve yiyelim.

咱们去吃饭吧。

Nefesimi tuttum ve bekledim.

我屏住了呼吸等待着。

Yorgunum ve biraz sıkıntılıyım.

我很累,还有点心烦。

Arkadaşlık ve mutluluk ayrılamazlar.

友谊与快乐不可分。

İngiltere ve İskoçya komşudurlar.

英格兰与苏格兰相邻。

Tokyo'da doğdum ve yetiştim.

我在东京生长的。

Gidelim ve nehirde yüzelim.

讓我們去河裡游泳吧。

Kuyrukluyıldız ve asteroitleri karıştırmayın.

不要把流星和小行星搞混了。

Gözlerini kapa ve uyu.

閉眼睡覺。

O, yazamıyor ve okuyamıyor.

她不会读书写字。

O doktordur ve yazardır.

他是一個醫生和一個作家。

O ve ben kardeşiz.

他和我是兄弟。

Tom ve Mary meşguller.

汤姆和玛丽都很帮忙。

Zengin, şişman ve mutluyum.

我有钱,我胖而且我快乐。

Tom yalnız ve mutsuz.

汤姆又孤单又不幸。

Gelmeliydin ve benimle konuşmalıydın.

你應該來跟我說。

Ve sonsuza kadar sürmeyecek,

当然它不会永远持续下去,

Tokyo'da doğdum ve büyüdüm.

我在东京生长的。

Eşyalarını al ve uzaklaş.

收好你的东西,滚出去。

Onlar sarılıyorlar ve öpüşüyorlar.

他們擁吻著。

Yüzünü ve ellerini yıka.

洗你的臉和手。

İngilizce ve Fransızcada akıcıdır.

她能說流利的英語和法語。

Anne ve babam Çinlidirler.

我的父母是从中国来的。

Tenis ve Golfü severim.

- 我喜歡打網球和高爾夫球。
- 我喜欢网球和高尔夫。

Niçin oturmuyorsun ve dinlenmiyorsun?

你為什麼不坐下來放鬆一下。

Üşüttüm ve ateşim var.

我感冒了还发烧。

Fransızca ve İngilizce konuşurum.

我講法語和英語。

Hanni ve Nanni ikizdirler.

汉妮和南妮是双胞胎。

Dinleyin ve dikkatle dinleyin.

听而且听仔细。

Ve Tony en büyüğüydü.

而托尼是年纪最大的。

Burada kal ve dinlen.

待在這里,放鬆。

Ve nereye oturmak istiyorsun?

你想坐哪儿呢?

Perdeler ve halılar yenilenmişti.

窗帘和地毯都重新换过了。

Adınızı ve adresinizi doldurun.

填上你的姓名和地址。

Eğildi ve parayı aldı.

她彎低身子,把錢幣撿了起來。

Mike ve Ken arkadaşlar.

麦克和肯是朋友。

O ve ben öğretmeniz.

他和我是老师.

Cüzdanım ve pasaportum kayıp.

我的錢包和護照不見了。

Aşk ve öksürük gizlenemez.

爱和咳嗽是无法隐藏的。

Kaydım ve merdivenlerden düştüm.

我滑了一跤並從樓梯上摔下來。

Macaristan ve Slovakya komşudurlar.

匈牙利和斯洛伐克是邻国。

Sonbahar uzun ve ılımandı.

秋天是漫长且温和的。

Sıra beyazda ve kazandı.

白先走,白胜。

Kerevizi ve patatesleri soyuyorum.

我在削芹菜和土豆。

Şişe düştü ve kırıldı.

瓶子掉下来摔碎了。

Annem ve babam bilmiyor.

我父母不知道。

Muhafızlar kutsal ve dokunulmazlar.

卫兵神圣,不可侵犯

Kızdı ve ona vurdu.

他生气并打了她。

Yağmuru ve karı sever.

她喜欢雨和雪。

- Benim evim eski ve biçimsiz.
- Benim evim yaşlı ve çirkin.

我的房子又舊又難看。

- Kyoto ve Boston kardeş şehirlerdir.
- Kyoto ve Boston ikiz şehirlerdir.

京都和波士顿是姐妹城市。

- Hayat iniş ve çıkışlarla doludur.
- Hayat çıkışlarla ve inişlerle doludur.

人生充滿了高低起伏。

İhtiyacınız olan tek şey cehalet ve güven ve başarı kesindir.

要想成功只需要无知和自信。

O uzun boylu ve şişman ve o her zaman meşgul.

他又高又胖,还总是很忙。

Gezilerinizde hangi yerleri ziyaret etmeyi planlıyorsunuz? Ve nasıl? Ve neden?

你打算去哪些地方旅行?怎么去?为什么?

- Şimdi dışarı çık ve oyna.
- Şimdi dışarıya git ve oyna.

現在出去玩吧。

- Bu, doğduğum ve büyüdüğüm yerdir.
- Bu doğduğum ve büyüdüğüm yerdir.

這裏就是我出生、長大的地方了。

- Odaya girdim ve onunla el sıkıştım.
- Odaya girdim ve onunla tokalaştım.

我走進了房間與他握手。

Her eyalet ve bölgeninki kendine ait ve aralarındaki farklar çok büyük.

每个州和地区都有自己的迥异的系统。

Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.

大家听了,都很高兴,觉得这个婚礼又新颖又有意义。

- Öksürüğüm ve biraz ateşim var.
- Benim öksürüğüm ve biraz ateşim var.

我咳嗽,还有点发烧。

Ödünç al ve geri ver, sonra tekrar ödünç alabilirsin.Ödünç al ve geri verme ve sonra ödünç alma zorlaşır.

有借有还,再借不难。有借不还,再借就难。

Öğrenciler dil ve kültürden bahsediyorlar.

学生们在探讨语言和文化。

Benim ellerim ve ayaklarım şişti.

我的手和腳都腫了。

İyi akşamlar, bayanlar ve baylar!

晚上好,女人与男人。

Nagoya Tokyo ve Osaka arasındadır.

名古屋在東京和大阪之間。

Bob ve Tom erkek kardeştirler.

Bob 和Tom 是兄弟。

Bütün kapıları ve pencereleri kapa.

關閉所有的門和窗戶。

Doğru ve yanlışı ayırt etmelisin.

你需要区分善与恶。

Sen ve ben iyi arkadaşlarız.

你和我是好朋友。

Sen ve ben aynı yaştayız.

你和我同龄。

Kyoto, türbe ve tapınaklarıyla ünlüdür.

京都的祭坛和寺院出名的。

Acele et ve trenine yetişeceksin.

快一点,你就能赶上火车了。