Translation of "Müzik" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Müzik" in a sentence and their arabic translations:

Video: Müzik.

(موسيقى في الخلفية)

[Müzik başlar]

[تبدأ الموسيقى]

Müzik dinliyorum.

أنا أستمع إلى الموسيقى.

Müzik kulübündeydim.

أنا في نادي الموسيقى.

Müzik çalışıyoruz.

ندرس الموسيقى.

Müzik duyuyorum.

أنا أسمع الموسيقى.

Dil, sanat, müzik

واللغة، والفن، والموسيقى،

(Müzik sona erer)

(الموسيقى تنتهي)

Üniversite, alışveriş, müzik.

كلية وتسوق وموسيقى.

Biraz müzik dinleyelim.

لنستمع لبعض الموسيقى.

Herkes müzik sever.

الجميع يحبون الموسيقى.

Ben müzik öğreniyorum.

أنا أتعلم الموسيقى.

O müzik çalıyor.

يعزف موسيقى.

Müzik uluslararası dildir.

الموسيقى لغة العالم

O müzik dinliyordu.

كان يستمع للموسيقى.

- Müziği sever misin?
- Müzik seviyor musunuz?
- Müzik sever misin?

أتحب الموسيقى؟

Herkes müzik sever mi?

هل يحب الجميع الموسيقى؟

O, odasında müzik dinliyordu.

كان يستمع إلى الموسيقى في غرفته.

Ben de müzik seviyorum.

أنا أيضاً أحب الموسيقى.

Müzik uluslararası bir dildir.

الموسيقا لغة عالمية.

Erkek kardeşim müzik seviyor.

أخي يحب الموسيقى.

Müzik evrensel bir dildir.

الموسيقى لغة عالمية.

En sevdiğiniz müzik nedir?

ما هي موسيقاكَ المفضّلة؟

Müslümanlar camide müzik çalmaz.

- لا يعزف المسلمون الموسيقى في المساجد.
- لا يذيع المسلمون الموسيقى في المساجد.

Müzik kendi topluluğuna ait hâldeyken

لذلك كانت الموسيقى للسكان الاصليين

İşte bu antik müzik aleti.

كانت آلة موسيقية من طراز قديم

Bu müzik sistemin kendisinden geliyor.

أن هذه الموسيقى هي نتاج النظام نفسه.

Biz müzik eşliğinde dans ettik.

رقصنا على أنغام الموسيقى.

En sevdiğim müzik aleti flüttür.

آلتي الموسيقية المضلة هي الناي.

En sevdiğin müzik grubu nedir?

ما هي فرقَتُكَ الموسيقيّة المفضّلة؟

İyi müzik kendisi için konuşur.

تتحدث الموسيقى الجيدة عن نفسها.

Biz müzik dinliyoruz, ya sen?

نحن نستمع إلى الموسيقى، وأنت؟

Sami sadece klasik müzik dinler.

سامي لا يستمع إلّا للموسيقى الكلاسيكيّة.

Bu garip müzik de ne?

ما هذه الموسيقى الغريبة؟

Kültürel eleştirmen ve müzik gazetecisi Touré

الصحافة والاعلام

" Bak, ya spor olmalı ya müzik."

"انظري، إما أن تدخلي مجال الرياضة، أو يجب أن يكون مجالك الموسيقا."

Benim en sevdiğim müzik pop müziktir.

موسيقايَ المضلة هي موسيقى البوب.

- Müziği sever misin?
- Müzik sever misin?

أتحب الموسيقى؟

Bir çocuğun müzik yeteneği irsi midir?

مقدرة الطفل الموسيقية هل هي شيء وراثي ؟

Onunla yüksek sesli müzik hakkında konuşacağım.

- سأكلّمه بموضوع الموسيقى الصّاخبة.
- سأكلّمه بشأن الموسيقى الصّاخبة.

Ve müzik aslında toplumsal duvarlara işaret ediyordu

والموسيقي كانت تتبنى قضايا المجتمع

Şimdiye dek, müzik öğrenmek çok kolay gelebilir,

اذا بالنسبة لك, تعلم الموسيقى يمكن أن يكون بسهولة للغاية,

Klasik bir müzik parçası olarak hayata başladı.

بدأت حياتها كقطعة موسيقية كلاسيكية.

O müzik her zaman bana seni hatırlattı.

تلك الموسيقى تذكرني دائماً بك.

O, müzik eğitimi yapmak için İtalya'ya gitti.

ذهبت إلى إيطاليا لتدرس الموسيقى.

Müzik olmasaydı, dünya sıkıcı bir yer olurdu.

لولا الموسيقي لكان العالم مكان ممل

Müzik olmadan, dünya sıkıcı bir yer olurdu.

بدون الموسيقى, العالم سيكون كمان مُمِل.

Spordan hiç anlamazdı -sağolsun- o nedenle müzik oldu.

لم يكن يعرف شيئاً عن الرياضة --باركه الله-- لذا كان مجالي الموسيقا.

Ve bu yolculuğun sonunda da müzik çıktı karşıma.

وفي نهاية هذه الرحلة الموسيقى طلعت في طريقي.

Müzik konservatuvarı olana da başvurdum ve düşündüm ki,

تقدمت لجامعة تحتوي على معهد موسيقي، ثم فكرت:

Ister yeni bir müzik aleti öğrenmeye çalışıyor olun,

أو تحاول تعلم العزف على آلة موسيقية جديدة

Ekran karanlığa gömülür ve derinden ürkütücü bir müzik gelir.

تُظلم الشاشة ويعلو صوت الموسيقى الدرامية

çok yüksek sesli müzik dinlerlerdi, ağlarlardı ve bağırıp çağırırlardı.

وكانوا يستمعون للموسيقى الصاخبة ويصيحون ويهتفون،

Grup hâlinde gezmek, yüksek sesle müzik çalmak, fener ve sopa taşımak

‫السير في مجموعات وتشغيل موسيقى صاخبة‬ ‫وحمل مشاعل وعصي،‬

- Betty klasik müziği sever.
- Betty klasik müzik sever.
- Betty klasik müzikten hoşlanır.

تحب بتي الموسيقى الكلاسيكية.

Biraz boş zamanım olduğunda ben her zaman klasik müzik dinlemenin tadını çıkarırım.

أحب دائما أن أستمع للموسيقى الكلاسيكية عندما يكون لدي وقت فارغ.

Her erkeğin işi, ister edebi ya da müzik ya da bir resim ya da mimari ya da başka bir şey olsun, her zaman kendisinin bir portresidir.

عمل كل إنسان، سواءً كان الأدب أو الموسيقى أو الصور أو العِمَارة أو أي شيء آخر، هو دائمًا صورة لنفسه.