Translation of "çalıyor" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "çalıyor" in a sentence and their dutch translations:

Zil çalıyor.

De klok luidt.

Telefon çalıyor.

De telefoon gaat over.

Kilise çanları çalıyor.

De kerkklokken luiden.

Birisi kapıyı çalıyor.

Iemand klopt op de deur.

Tom piyano çalıyor.

- Tom speelt piano.
- Tom is piano aan het spelen.

Tom ıslık çalıyor.

- Tom fluit.
- Tom is aan het fluiten.

Gitar çalıyor musun?

Spelen jullie gitaar?

O, piyano çalıyor.

Hij speelt piano.

O gayda çalıyor.

Hij speelt doedelzak.

Tom trombon çalıyor.

Tom speelt trombone.

Kapı zili çalıyor.

De deurbel gaat.

O müzik çalıyor.

Hij speelt muziek.

Kim piyano çalıyor?

Wie speelt er piano?

Gitarı kim çalıyor?

Wie speelt er gitaar?

Biri piyano çalıyor.

Iemand speelt piano.

Tom kapı çalıyor.

Tom klopt.

Kim gitar çalıyor?

Wie speelt er gitaar?

Mary arp çalıyor.

Mary speelt de harp.

Telefonun çalıyor Tom.

Tom, je telefoon gaat.

- "Telefon çalıyor." "Ben bakarım."
- " Telefon çalıyor. " "Ben cevap veririm."

"De telefoon gaat over." "Ik zal hem wel opnemen."

Tom şimdi keman çalıyor.

Tom speelt nu de viool.

Hâlâ gitar çalıyor musun?

Speel je nog steeds gitaar?

Çanlar kimin için çalıyor?

Voor wie luiden de klokken?

Onların arkasındaki adam piyano çalıyor.

De man achter hen speelt piano.

Bizim yeni komşumuz keman çalıyor.

Onze nieuwe buurman speelt viool.

Tom her gün keman çalıyor.

Tom oefent iedere dag op de viool.

"Yılan yıldızları yemeğimi çalıyor." diye düşündü

...dacht ze: oké, slangsterren stelen mijn eten.

Piyanodan başka bir enstrüman çalıyor musun?

Speel je ook nog andere instrumenten behalve de piano?

Piyano dışında bir enstrüman çalıyor musun?

Speel je ook nog andere instrumenten behalve de piano?

Bir saniye lütfen, birisi kapıyı çalıyor.

Een ogenblik alsjeblief. Er klopt iemand aan de deur.

- Telefon durmak bilmiyor.
- Telefon sürekli çalıyor.

De telefoon staat roodgloeiend.

- Çalar saat ötüyor.
- Çalar saat çalıyor.

De wekker loopt af.

- Bekle , biri kapıma vuruyor.
- Bekle , biri kapımı çalıyor.

- Wacht, er wordt aan mijn deur geklopt.
- Wacht, iemand klopt aan mijn deur.

Piyanonun yanında başka herhangi bir enstrüman çalıyor musun?

Speel je ook nog andere instrumenten behalve de piano?

O her zaman ıslık çalıyor. Bu beni deli ediyor.

Hij fluit de hele tijd. Ik word er gek van.