Translation of "Cesaret" in Arabic

0.008 sec.

Examples of using "Cesaret" in a sentence and their arabic translations:

İyilik için de cesaret gerekir.''

والرأفة تتطلب شجاعة."

Ancak ilk aşama cesaret gerektiriyor.

لكن الخطوة الأولى تتطلب الشجاعة.

Cesaret verici ancak birazcık şüpheciydi.

وقد كان يشجعني لكنه كان مرتابًا قليلًا.

Belki de ondan cesaret aldı

ربما تطلب منه الشجاعة

Bunu söylemeye nasıl cesaret edersin ?

كيف تجرؤ أن تقول ذلك؟

cesaret edemiyorlar, çünkü mümkün olduğuna inanmıyorlardı.

لأنهم لم يعتقدوا أن ذلك ممكن .

Korku ve cesaret arasında gidip geliyordum.

للقيام رحلة استكشافية لمدة 12 يوماً.

'büyük şehir' Konstantinopolis'e saldırmaya cesaret ettiler .

"المدينة العظيمة" ، القسطنطينية.

Kız kardeşimi aşağılamaya nasıl cesaret edersin?

كيف تجرأ على شتم أختي!

Ancak cesaret hakkında şöyle bir şey var:

دعوني أخبركم شيئاً عن الشجاعة:

Cesaret olmazsa da bilinmeyene asla adım atamayız.

وبدون الشجاعة، لن نخطو خطوة تجاه المجهول.

Korku ve cesaret arasındaki denge bunun bir parçası.

وتشمل التوازن بين الخوف والشجاعة.

Ve bu, bana çok cesaret ve umut verdi.

وهذا أعطاني الكثير من الشجاعة والأمل.

Bu cesaret birlikleri coşkulandırdı ve kendi bayrağına çekti.

حفز هذا العمل الشجاع القوات، الذين احتشدوا على رايته

Hiçbiri neler olup bittiğine dair yorum yapmaya cesaret edemiyordu.

لم يجرؤ أي منهم على مناقشة ما كان يحدث معي.

CA: Ve cesaret, bunu temel bir değer olarak istiyorsunuz.

ك.أ: والشجاعة، أنّت تبحث عنها كصفة أساسية.

Ve cesaret için Soult'un neredeyse bir üstü yok " yazdı .

والشجاعة ، نادرًا ما يكون سولت رئيسًا."

Silahlı, deneyimli bir Hıristiyan şövalye ordusuna saldırmaya cesaret edemeyecek.

المتكونة من الفرسان المسيحيين المتفوقين في المعدات والتدريبات والخبرة.

Kimse doktora karşı çıkmaya ne cesaret etmiş ne de bunu düşünmüş.

ولم يجرُؤ أو يُفكر أحد في مواجهته.

Karanlığın hâkim olduğu saatlerde gidiş dönüş yapmak mümkün değil. Cesaret toplayıp ışığa göğüs germeliler.

‫من غير الممكن العودة خلال فترة الظلام،‬ ‫لذا عليها أن تتحدّى الضوء.‬

Diğer insanlara cesaret ve tahammül gibi insanüstü başarılara ilham verebilir ya da zorbalık yapabilirdi.

كان بإمكانه إلهام الرجال الآخرين أو التنمر عليهم للقيام بأعمال خارقة من الشجاعة والقدرة على التحمل.