Translation of "Korku" in Arabic

0.007 sec.

Examples of using "Korku" in a sentence and their arabic translations:

korku,

الخوف ،

Yoksa bilinmeyenden korku mu?

أو أنها الخوف من المجهول؟

Korku... ...ve hayret dolu...

‫العوالم الليلية...‬ ‫مليئة بالخوف...‬

Ancak ilk korku geçtiğinde,

ولكن بعد أن يذهب الخوف الأول،

O, korku nedir bilmez.

هو لا يعرف ما معنى الخوف.

Bir hayvana korku aşıladığınız zaman,

عندما تثير الخوف في الحيوانات،

Korku olmazsa aptalca şeyler yaparız.

بدون الخوف، سنفعل حماقات.

Bu yaratık yüzyıllardır korku salmıştır.

‫هذا المخلوق يُخاف منه منذ قرون.‬

Korku keskin kılıçlardan daha zararlıdır.

- الخوفُ أكثر ضرراً من أشد السيوف.
- الخوف أكثر ضرراً من أحد السيوف.

Erkek kardeşim korku filmlerini sever.

يحب أخي مشاهدة أفلام الرعب.

Gitmeden, o korku ile yüzleşmeden

ودون مواجهة هذا الخوف،

korku yaratan herhangi bir şey hissederseniz

أو أي من المشاعر التي تخلق بداخلك الخوف.

korku ve cesaret arasında gidip geliyordum.

للقيام رحلة استكشافية لمدة 12 يوماً.

Erkek kardeşim korku filmleri seyretmeyi sever.

يحب أخي مشاهدة أفلام الرعب.

Sen korku filmlerini sevmiyorsun, değil mi?

أنتَ تكره| أنتِ تكرهين أفلام الرعب، أليس كذلك؟

korku, suç ve stres seviyeleri düşmeye başladı.

كلما قـلّ خوفهُم، وشعورهم بالذنب، وتوترهم.

Trebia'da ki yenilgi Roma'nın kalbine korku salmıştı.

هزيمت تريبيا ألقت الخوف في صفوف القيادة الرومانية

Sonra korku içinde bunu aleni olarak konuştum

لذلك تحدثت عن ذلك في العلن بخوف،

Sami'nin ailesinin evi bir korku evine dönüştü.

تحوّل منزل أسرة سامي إلى منزل للفظائع.

korku ve cesaret arasındaki denge bunun bir parçası.

وتشمل التوازن بين الخوف والشجاعة.

Böylece, risk almaya alışmanın korku ve suçluluk gibi

فتوقعت أن التعود على المخاطرة

Aynı zamanda daha az korku ve suçluluk hissedeceklerinden

ورأيتُ أيضاً أن بسبب الشعور بالخوف والذنب،

korku ve ümitsizlik hissetmek için iyi gerekçeler var

هناك أسباب وجيهه للشعور بالخوف واليأس،

Sami kendi hayatı için korku duyduğunu iddia etti.

قال سامي أنّه كان يخشى على حياته.

örneğin, savaş alanındaki korku hissi ve korunmak için eğilmek -

وتشمل الخوف والانبطاح للاحتماء في الحروب على سبيل المثال...

Tereddüt ve korku içindeydim ve istediğim tecrübe bu değildi.

كنت مترددا وخائفا، ولم تكن تلك التجربة التي أردتها.

Bu yüzden, bu hayvana karşı duyulan korku toplum ve kültürler aracılığıyla

‫خُلد ذلك عبر المجتمع والثقافات،‬

Ve tavsiyelerinin faydasız olduğunu söylediler. onlar sadece bunun korku getirdiğini vurguladılar!

أن نصيحتهم لم تكن وليدة الحكمة بل كانت وليدة الخوف...

Mısır toplumunun istikrarını tehdit ediyor , ancak en büyük korku, geçici evliliğin

فكرة المتعة التي بالاوساط الشيعية وتحديداً ايران وهو ما

Ney sadece içgüdüsel bir taktikçi değildi ve görünüşe göre korku ya da yorgunluğa karşı bağışıktı…

لم يكن ناي مجرد تكتيكي فطري ، ومن الواضح أنه محصن ضد الخوف أو التعب ...