Translation of "Alakalı" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "Alakalı" in a sentence and their arabic translations:

Işle alakalı diyelim!

دعنا نقول أنها تتعلق بالعمل!

"Sıradışı ve alakalı"

"غير عادية وفيما يتعلق"

Bağışıklık sisteminizle alakalı genler,

كانت الجينات المرتبطة بالجهاز المناعي،

Kalpler ve zihinlerle alakalı.

الأمر مرتبط بالقلوب والعقول.

Doğum ise bedenle alakalı.

في حين يرتبطُ العمل بالجسد.

Daha çok bütün hissetmekle alakalı.

بل بالشعور بالاكتمال.

Kendi vücudunuzun uzmanı olmakla alakalı.

وبكونك خبيراً بما يريده جسدك.

Motivasyonla alakalı bir sürü şey var,

هناك الكثير مما يمكن قوله عن التحفيز،

Sosyal düzenle alakalı iyi olan şey,

ولكنّ الأمر الذي يميز البناء الاجتماعي

Ama bu sadece sihirle alakalı değil.

لكن الأمر لا يتعلق بالخدع السحرية فقط.

Ve bugünkü damga ise yalnızlıkla alakalı.

و وصمة العار الموجودة هناك اليوم هو الحديث عن الشعور بالوحدة

Siyasi yelpazede hangi noktada olduğumuzla alakalı.

لكنها ببساطة تتعلق بانتمائنا للأطياف السياسية المختلفة.

Çünkü ırkçılık hislerle değil, davranışlarla alakalı.

لأن العنصرية مرتبطة بالسلوك وليس بالمشاعر.

Ben çok araştırma yaptım bununla alakalı -

أنا قمت بالكثير من البحث فيما يتعلق بذلك-

Mahremiyetle alakalı en ufak bir beklenti yoktu.

وكانت الخصوصية شبه معدومة.

Programla alakalı her şeyi söylemektense, ki söyleyeceğim,

عِوَض التحدث عن المشروع، ما أظن أني سأفعله،

Toplantı konusuyla alakalı olan tutkunun göstergesi olduğundan.

كنت جدًا متحمسة مع الموضوع.

Ve her biri ile alakalı bir soru sordum.

وسألتهم سؤالًا يرتبط بكل واحدة منهما.

Ve sadece günlük hayatımızla alakalı olanları nasıl seçebilirim?"

وأن أحدد فقط تلك التي تكون ذات صلة في حياتنا اليومية؟"

Vücudumuzun nasıl çalıştığıyla alakalı bize birçok veri veriyorlar.

إنّها تعطينا الكثير من المعلومات الجديدة حول طريقة عمل أجسامنا.

Bu sadece bizim ne kadar ilerleme kaydedebileceğimizle alakalı.

إنها فقط مسألة إلى أي مدى نستطيع التقدم.

O konu düz dünyayla ilgili değil, ufolojiyle alakalı

لا يتعلق الأمر بالعالم المسطح ، بل حول علم الوجود

Bu neye inandıklarıydı ve siyah-beyazla alakalı değildi.

كان السبب وراء ذلك إيمانهم، وليس المعركة بين السود والبيض؛

Günlük hayatlarımızda nasıl çevremizin etkisi altında kaldığımızla da alakalı.

بل يتعلق الأمر أيضًا بكيفية تأثرنا في حياتنا اليومية.

Ve avlanmayı basit bir refleks haline getirdiği ile alakalı.

وتحويل عملية الصيد إلى رد فعل بسيط.

Kötü beslenme veya başka bir şeyle alakalı bir ifade değil.

وهذا ليس بيانًا عن سوء التغذية أو خلافه.

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

وهذا بالنهاية لا يتعلّق بحصول المرأة على المزيد من الجنس بالكم أو النوع.

Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.

ولا يتعلّق أيضاً بحصول المرأة على عدد نشوات جنسيّة كالرجل.