Translation of "Sürü" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "Sürü" in a sentence and their arabic translations:

Bir sürü kural var bir sürü teori var salak

هناك العديد من القواعد ، وهناك العديد من النظريات ، أيها الأحمق

Bir sürü kısıtlamam vardı.

كان لدي الكثير من القيود.

Bir sürü fotoğrafım var.

لدي العديد من الصور.

Bir sürü sorum var.

لدي الكثير من الأسئلة.

- Benim odamda bir sürü kitap var.
- Odamda bir sürü kitap var.

هناك الكثير من الكتب في غرفتي.

Bir sürü el hareketi yapacağım.

سأعتمد كثيرا على حركات اليد.

Böyle bir sürü çocuk var.

هناك العديد من الأطفال هكذا.

Bizi sevecek bir sürü insan

ثمّة كثير من الناس يحبونك

Burası bir sürü mahlukla doludur.

‫سيكون هذا المكان مليئاً بالزواحف المرعبة.‬

Bir sürü değişime ihtiyacımız var.

ونحتاج للكثير من التغييرات.

Bir sürü şey hakkında düşündüm.

فكرت في الكثير من الأمور،

Fakat sürü, tehlike kokusu alıyor.

‫لكن القطيع يشتمّ رائحة الخطر.‬

Bu sürü hiçbir yere gidemez...

‫هذا القطيع لن يبارح مكانه...‬

Onlara bir sürü şey eklediler.

وفيها الكثير من الأشياء.

Bir sürü yeni tasarımlar yaptılar

لقد صنعوا العديد من التصاميم الجديدة

Bir sürü keşif şansımız var,

لدينا العديد من الفرص لاكتشافها،

Kyoto'nun bir sürü üniversitesi var.

هناك العديد من الجامعات في كيوتو.

Tom'un bir sürü yeteneği var.

توم يملك مواهب كثيرة

Dük bir sürü arazi tutuyor.

الدوق يمتلك الكثير من الأراضي.

Nara'da bir sürü geyik var.

هناك الكثير من الغزلان في نارا.

Onların bir sürü öğrencisi var.

لديهم الكثير من الطلبة.

Onun bir sürü köpeği var.

لديها الكثير من الكلاب.

Ağaçta bir sürü kuş vardı.

كان هناك الكثير من العصافير على الشجرة.

Bir sürü insan sinemadan çıkıyor.

الكثير من الناس يخرجون من دار السينما.

Bir sürü yeni fabrikalar açtım.

فُتحت الكثير من المصانع الجديدة.

Odada bir sürü insan vardı.

كان هناك الكثير من الناس في الغرفة.

Ona bir sürü sorun yarattım.

لقد سببت له الكثير من المتاعب.

Hâlâ bir sürü yiyeceğimiz arttı.

ما زال لدينا الكثير من الطعام.

Benim bir sürü hayallerim var.

أحلم كثيراً.

Senin bir sürü arkadaşın var.

لديكم الكثير من الأصدقاء.

Yapacak bir sürü işim var.

لدي الكثير من العمل لأنجزهُ.

Anlaşabileceğimiz bir sürü şey var.

هناك الكثير ما يمكننا الإتفاق عليه.

Bir sürü kalemin var mı?

ألديك أقلام كثيرة؟

Parkta bir sürü çocuk var.

هنالك الكثير من الأطفال في الحديقة.

Motivasyonla alakalı bir sürü şey var,

هناك الكثير مما يمكن قوله عن التحفيز،

İçinde bir sürü reçine yağı var.

‫إنه يحتوي على الكثير من الزيوت الراتينغية.‬

Buradaki kıyıda bunlardan bir sürü var.

‫يوجد الكثير منها‬ ‫بطول الساحل هنا.‬

Fakat bu sürü pek başarılı değil.

‫لكن لا تزال هذه الجماعة تعاني.‬

Başı fesli bir sürü insanlar var

يوجد الكثير من الأشخاص المصابين بالفاس

İnsanları şüphelendiren bir sürü olay var

هناك العديد من الأحداث التي تجعل الناس يشكون

Bir sürü ünlü kişi buraya gelir.

الكثير من المشاهير يأتون إلى هنا.

Onun bir sürü İngilizce kitabı var.

عندها الكثير من الكتب الإنجليزية.

O, bir sürü orijinal fikirlere sahiptir.

عنده كثيرٌ من الأفكار الإبداعية.

Onun odasında bir sürü kitap var.

ثمة كتب كثيرة في غرفته.

Bu gölün bir sürü sazanı var.

في هذه البركة الكثير من سمك الشبوط.

Bu bilgisayar bir sürü zaman kazandırır.

الحاسب الآلي يوفر قدراً كبيراً من الوقت.

Bu videoyu izleyen bir sürü insan olacak

سيكون هناك الكثير من الأشخاص الذين يشاهدون هذا الفيديو،

Ve bizim seveceğimiz bir sürü insan var.

والكثير لتحبهم.

Burada bir sürü tarantula tüyü de var.

‫يوجد هناك كذلك ‬ ‫العديد من شعيرات الرتيلاء.‬

Burada henüz şimdiden bir sürü cevap görüyorum.

أنا بالفعل بدأت أرى العديد من الإجابات.

çünkü bir sürü gök taşı da vardı

لأنه كان هناك الكثير من أحجار السماء

Daha bir sürü yorumumuz var hepsini okuyacağım

لدينا المزيد من التعليقات التي سأقرأها جميعًا

Onu avlayan bir sürü yırtıcı tür var.

‫إذ هناك كل تلك الأنواع المختلفة‬ ‫من الحيوانات المفترسة، وجميعهم يطاردونها.‬

Ama o noktada bir sürü hata yapıyordum.

‫لكن في تلك المرحلة،‬ ‫كنت أرتكب الكثير من الأخطاء.‬

Tom Mary'ye bir sürü ödünç para verdi.

توم كان يدين لماري بمبلغ مالي كبير.

Benimle birlikte bir sürü kişi kursa katıldı.

حضر هذه الدورة معي الكثير من الأشخاص.

Öğretmen bize bir sürü ev ödevi verdi.

أعطت لنا المدرسة الكثير من الواجبات.

Kate, her gün bir sürü süt içer.

تشرب كايت الكثير من الحليب كل يوم.

Yapmak istediğim bir sürü başka şeyler var.

لدي الكثير من الأشياء الأخرى أريد القيام بها.

- Benim bir sürü ev ödevim var.
- Çok ödevim var.
- Benim çok ödevim var.
- Bir sürü ödevim var.

لدي الكثير من الواجبات.

Ve bunu bir sürü kahrolası mesaj göndererek yaptık.

ولقد فعلنا هذا بإرسال عدد ضخم لعين من الرسائل النصية.

Harika, önümüzde bir sürü hayatta kalma fırsatı olacak

‫عظيم! يمكن أن تكون هناك أمامنا ‬ ‫العديد من الفرص للنجاة،‬

Bu macerayı tamamlamak için bir sürü mücadele yaşamalıyız.

‫أمامنا الكثير من التحديات‬ ‫لنتغلب عليها في هذه المغامرة،‬

Bu tüneller kilometrelerce uzunlukta, bir sürü kıvrımı var.

‫تمتد هذه الأنفاق طوال كيلومترات‬ ‫وهي تدور وتلتف.‬

Neyse ki başarıya ulaşmanın bir sürü yolu var.

‫لحسن الحظ هناك العديد من الطرق‬ ‫لإحراز النجاح.‬

Ama içinde bir sürü iyi besin maddesi var.

‫ولكن بها العديد‬ ‫من العناصر الغذائية.‬

Bu tür yosunlarda bir sürü besleyici madde vardır.

‫والأعشاب البحرية كهذه،‬ ‫بها الكثير من العناصر الغذائية.‬

En büyük dişinin önderliğindeki sürü ufaklıkları yürümeye zorluyor.

‫وتحت قيادة أكبر أنثى،‬ ‫يواصل القطيع دفع الصغار إلى السير.‬

Sizi hasta edebilecek bir sürü şeyle dolu olacaktır.

‫لأنها ستكون مليئة بالكائنات الضارة ‬ ‫التي ستتسبب في إصابتك بتوعك.‬

Ve buna benzer daha bir sürü haberler vardı

وأكثر من ذلك بكثير.

Buna benzer daha bir sürü komplo teorisi üretebiliriz

يمكننا إنتاج العديد من نظريات المؤامرة مثل هذا

Histerik, kişilik bozukluğu ve daha bir sürü örneklendirilebilir

هستيري ، اضطراب في الشخصية وأكثر من ذلك يمكن تجسيده

Ve daha fazlasını keşfetmek için bir sürü fikrimiz.

والعديد من الأفكار عن كيفية معرفة المزيد.

Gördüğünüz üzere çevrelerinde bir sürü başka madde var,

ويمكنكم أن تروا أنه يوجد الكثير من المواد الأخرى حولها،

Yarına kadar yapmam gereken bir sürü şey var.

لدي الكثير من الاعمال يتوجب علي القيام بها قبل الغد.

- Onun birçok kitabı var.
- Bir sürü kitabı var.

لديها الكثير من الكتب.

- Anlamadığım birçok kelime var.
- Anlamadığım bir sürü kelime var.
- Anlamadığım birçok sözcük var.
- Anlamadığım bir sürü sözcük var.

ثمّة العديد من الكلمات التي لا أفهمها.

Suyun üzerinde bir sürü dalga oluşturmak için taş atabilirim.''

لكن أستطيع إلقاء حجرة بالنهر لتترك العديد من الأثر."

Güvenli bir iglo yapmak için bir sürü blok lazım.

‫سأحتاج للكثير من كتل البناء‬ ‫لصنع كوخ إسكيمو آمن.‬

Bunu takmak istiyorum. Yukarıda bir sürü gevşek kaya olabilir!

‫سأرغب في ارتداء هذا.‬ ‫سيكون هناك الكثير من الصخور المتخلخلة!‬

Sadece birkaç sokak ama bir sürü boş alan görürsünüz.

سترى عددًأ قليلاً من الشوارع والكثير من المساحات الفارغة.

Tebdil-i kıyafet hayatımda bir sürü farklı karakter gördüm,

ولكن عندما ذهبت متخفيا وجدت بعض من الأشخاص

Bu sayede ormanlarda bir sürü çeşit meyve ile karşılaşabiliriz

بهذه الطريقة ، يمكن أن نواجه العديد من أنواع الفاكهة في الغابات.

Ve balıklar onunla besleniyor. Bir sürü leşçi beslenmeye geliyor.

‫والأسماك تتغذى عليها.‬ ‫يأتي الكثير من نابشي الفضلات‬ ‫ليتغذوا عليها.‬

Yüksek fiyatlardan şikayetçi olan bir sürü ev kadını vardır.

هناك العديد من ربات البيوت اللاتي يشتكين من الأسعار المرتفعة.

- Bugün bir sürü ödevim var.
- Bugün çok ödevim var.

لدي الكثير من الواجبات هذا اليوم.

- O aşırı para harcıyor.
- Onun bir sürü parası var.

لديه الكثير من المال.

Ve üçüncü olarak merakın teşvik edilmesi. Bir sürü soru sorun.

وثالثاً، كن محبّاً للاستطلاع، أثر الكثير من الأسئلة.

Yerin altındaki yılan çukurlarına ve saklanacak bir sürü yer olan

‫وأوكار الثعابين تحت الأرض ‬ ‫والبلدات القديمة المهجورة،‬

Bakın ne diyeceğim, iç çamaşırımı bir sürü şey için kullandım.

‫أقول لك أنني استخدمت السروال ‬ ‫في مختلف الأمور عبر السنوات.‬

Fizikçilerin bunun ne olabileceğine dair bir sürü sağlam fikri var,

يملك الفيزيائيون العديد من الأفكار حول ما يمكنها أن تكون.

- Bir sürü arkadaşım var.
- Birçok arkadaşım var.
- Çok arkadaşım var.

- عَنْدِي أَصْدِقَاء كُثُرْ
- لدي الكثير من الأصدقاء.

- Yunanistan'da bir sürü ada vardır.
- Yunanistan'da çok sayıda ada vardır.

هناك الكثير من الجُزُر في اليونان.

Bunlar bir sürü yaratığa ev sahipliği yapabilirler. Bu yüzden dikkatli olmalıyız.

‫ويمكن أن يستوطن بها مختلف الكائنات.‬ ‫لذا يجب أن نلزم الحذر.‬

Içinde bir sürü reçine yağı var. Ve bir süre daha yanmaya devam edecektir.

‫إنه يحتوي على الكثير من الزيوت الراتينغية.‬ ‫وستستمر في الاشتعال لبعض الوقت.‬

Bir sürü yılan yıldızı istilaya geliyor. Ne yapacağından, nasıl başa çıkacağından emin değil gibi.

‫إنما مجرّد عدد كبير منهم يهيمن عليها‬ ‫ويبدو أنها غير واثقة مما عليها فعله‬ ‫أو كيف تتعامل معهن.‬

Hâlâ çölde keşfetmemiz gereken bir sürü yer var. Ama yılan zehri bu sıcakta fazla dayanmaz.

‫ما زال هناك جزء كبير من الصحراء لنستكشفه،‬ ‫ولكن سم الحية ‬ ‫لن يصمد طويلاً في هذه الحرارة.‬