Translation of "üst" in Arabic

0.010 sec.

Examples of using "üst" in a sentence and their arabic translations:

Üst kattaydım.

كنت في الطابق العلوي

Üst gruba geldiğimde

أما بالنسبة إلى مجموعتنا هنا،

Üst katta bekleyeceğim.

سأنتظر أعلى الدرج.

Şişe üst rafta.

الزُجاجة على الرف العُلوي.

Ulaşılabilecek en üst seviye

إنّه أعلى مستوى

Görsel olarak üst düzey

كبار بصريا

Güvenliği en üst düzeyde

الأمن على أعلى مستوى

Fadıl üst katta kalıyordu.

بقي فاضل في الأعلى.

Üst sağ yirmilik dişim ağrıyor.

يؤلمني سن العقل في أعلى يمين أسناني.

Birisi sizi üst katta bekliyor.

أحدهم ينتظرك في الأعلى.

Ve üst düzey yöneticinin olduğu yer

حتى المدير التنفيذي كان في ذات المكان،

Kadınları tüm üst sıralara koymak istedim.

وأردت أن أقلّد النساء كل المراكز العليا.

çok üst düzeyde ve muazzam yapıda

بنية عالية للغاية وهائلة

O üst kata yatak odasına gitti.

صعدت إلى غرفة نومها في الطابق العلوي.

Tom seni üst katta görmek istiyor.

توم يريد أن يراك بالطابِق العُلوي.

Tom üst kattan bir gürültü duydu.

سمع سامر ضجة من الطابق العلوي.

Yani bunun anlamı, dinozorların ciğerlerinin üst kısmı

وهذا يعني أن السطح العلوي لرئتي الديناصورات

üst kısımda değil orta kısımda şişme gözlemleniyor.

حيث ينتفخ بالوسط، مثلاً، دون القمة.

Üst damak burnun arka tarafını tamamen kapatıyor.

إنه الحفّاف يغلق على ظهر الأنف.

üst damağınızın gırtlağın arka tarafını kapattığını hissedebilirsiniz.

ستشعر بأن الحفّاف يستقر على ظهر الحلق.

Burası kanyonun üst kısmından çok daha yeşil.

‫المكان هنا أكثر اخضراراً بكثير‬ ‫عن قمة الوادي.‬

Leyla üst orta sınıf bir semtte yaşıyordu.

كانت ليلى تعيش في حيّ للطّبقة الرّاقية المتوسّطة

Tabi birde girişinin merdivenin en üst basamağında olması

بالطبع ، المدخل في أعلى الدرج

Dönemine göre kültür ve medeniyeti çok üst düzeydeydi

كانت الثقافة والحضارة على مستوى عال جدا

Zamanla şövalye gibi üst bir sınıftan olmayan herkesi kapsadı

وقد عٌرف بانه أي شخص أقل من رتبة الحارس؛

Alt üst yaşanan bir hayat, daha fazla enerji saklıyor.

وهيئتهم هكذا بالمقلوب تساعد على حفظ طاقتهم.

Volverinler, Dünya'nın üst kısımlarını çevreleyen donuk topraklarda boy gösterir.

‫تزدهر حيوانات اللقام‬ ‫في الأراضي المثلجة المحيطة بطرف الكوكب،‬

Alaska kıyılarında somonlar, nehrin üst taraflarındaki yumurtlama alanlarına yönelmiş.

‫على ساحل "ألاسكا"،‬ ‫يتوجه السلمون إلى منطقة تزاوجه من النهر.‬

Tıpkı düzeneğin üst kısmında tek sıra hâlinde ortaya çıkışları gibi.

كظهورهم في خط عند أعلى المصفوفة المبعثِرة.

Yani aslında o küçücük ağızlarla tek tek üst üste konularak

بعبارة أخرى ، بوضعها واحدة تلو الأخرى بأفواه صغيرة

Bu, üst düzey omurgasız zekâsı. Detayları öğrenme ve hatırlama yeteneği.

‫هذا مستوى ذكاء عالٍ‬ ‫من حيوانات اللا فقاريات.‬ ‫قدرتها على التعلم وتذكر التفاصيل.‬

Kerala üst üste iki yıl, bazı bölgelerinde sel baskınları yaşadı.

كيرالا للعام الثاني على التوالي تكافح ضد الفيضانات في بعض المناطق.

Yedi tane kiremidi üst üste dizerdik sonra top yuvarlayıp yıkmaya çalışırdık

نضع سبعة بلاطات متتالية ، ثم نمرر الكرة ونحاول هدمها

Sonra bu partiküllerin boğazınıza ya da üst solunum yolunuza ulaşması gerekir

و من ثم يجب أن تسقط مباشرة في حلقك أو جهازك التنفسي العلوي

-Bunlar yan yana iki ev mi? -Evet, iki tane. İki katlılar. Üst kat prefabrike.

- هذان منزلان معاً، صحيح؟ - منزل مزدوج، نعم. منزل مزدوج، بأرضيّة واحدة والجزء العلوي.