Examples of using "Verme" in a sentence and their turkish translations:
Beni görmeye gel.
- Beni görmeye gel.
- Gel ve beni gör.
Beni görebiliyor mu?
Onlar beni görebiliyor mu?
- Onlar beni göremiyor.
- Onlar beni göremezler.
Kim beni görmek istiyor?
Tom beni görmek istedi.
Tom beni görmek istiyor mu?
- Beni görmeyi istedin.
- Beni görmek istedin.
O beni görmeye geldi.
Zengin görünmek istiyorum.
Güzel görünmek istiyorum!
Ölmemi görmek mi istiyorsun?
Gelip beni görecek misin?
Beni görmeye gel.
O, beni gördüğünde kaçtı.
O beni görmeye geldi.
Onlar beni gördüklerine memnun oldular.
Onlar benimle burada buluşmayı kabul ettiler.
Beni görmek istediğini düşündüm.
Ben seninle görülemem.
Tom beni görmek istemedi.
Yarın beni tekrar görmeye gel.
Aptal görünmek istemedim.
Herkes bana bakmak için döndü.
Yürüyerek beni görmeye gelirdi,
Gel ve saat on birde beni gör.
Avukat beni cuma günü görebilir mi?
Beni gördüğün için mutlu olacağını düşündüm.
Tom beni gördüğüne şaşırmadı.
- Beni gördüğüne şaşırmadın mı?
- Beni gördüğüne şaşırmış değil misin?
Yarın beni görmeye gelebilir misin?
O buraya beni görmeye geldi.
O nadiren beni görmeye gelir.
- Lütfen beni görmek için geçerken uğra.
- Lütfen ziyaretime gel ve beni gör.
Dişçi bugün bana bakabilir mi?
Tom, beni görmek istediğini söyledi.
Tom sadece beni görmek istemedi.
- Tom beni hemen görmek istedi.
- Tom derhal beni görmek istedi.
Bazen beni görmeye gelir.
İstediğin zaman beni görmeye gelebilirsin.
Beni görmeye geldiğin için teşekkür ederim.
Tom beni gördüğüne rahatlamış gibi görünüyordu.
Beni gördüğüne memnun değil misin?
dostum ve papaz meslektaşım Mark gibi erkekler de var.
Dün beni görmeye gelmeliydin.
O, beni görmeden geçti.
Niçin bugün beni görmek için geldin?
Arkadaşlarımdan biri beni görmeye geldi.
Onlar beni orada gördüklerine çok şaşırdılar.
O, beni gördüğüne mutlu görünmüyor.
O beni gördüğüne mutlu görünmüyor.
Beni görünce ansızın konuşmayı kestiler.
Zamanın olursa beni görmeye gel.
Lütfen yarın beni görmeye gelin.
O, bazen beni karşılamak için gelir.
Tom'un beni görmek istediğini sanmıyorum.
- Pazar günü beni görmeye gelirdi.
- Pazar günleri beni görmeye gelirdi.
Beni görmek için çok mutlu görünmüyorsun.
Onların beni görmeye gelmesini istedim.
İspanya'yı ziyaret edersen, gelip gör beni.
Beni görme bahanesiyle geldi.
O beni görmek için Kanada'dan geldi.
Tom beni gördüğü için mutlu görünmüyordu.
Keşke dün beni görmeye gelseydin.
Bu kadar yolu beni görmek için geldiğiniz için teşekkürler.
Ara sıra beni görmek için gel.
Lütfen gel ve beni tekrar gör.
Lucy üç gün önce beni görmeye geldi.
Geçenlerde beni görmek için geldi.
Gelecek hafta pazar günü beni görmeye gel.
Dün beni görmek için gelmeyi unuttu.
O, bu öğleden sonra beni görmeye gelecek.
Önümüzdeki hafta beni görmeye gelmeyecek misin?
Bu akşam seninle buluşamayacağım için üzgünüm.
Uğradığına sevindim.
Kimse hastanede beni görmeye gelmedi.
- Tom benimle tanışmak ister.
- Tom benimle görüşmek ister.
- Tom benimle buluşmak ister.
Beni görmeye gelmek zorunda değilsin.
Kızım zaman zaman beni görmeye geldi.
Cumartesi günü gelip beni görmek ister misiniz?
Lütfen zaman zaman beni görmeye gel.
temsil edilirken görme beklentilerimin, başka insanların da beklentileri
Senin için ne zaman uygun olursa gelebilir ve beni görebilirsin.
Mary bana beni gördüğüne memnun olduğunu söyledi.
Sanki onun benimle karşılaşmaktan çekindiğini hissettim.
Senin için uygun olduğunda beni görmeye gel.
Yarın beni görmeye gelin.
Bu hafta sonu beni görmeye gelmeyecek misin?
Tom'un beni tekrar görmek isteyeceğini düşünmedim.
O, yarın öğleden sonra beni görmeye geliyor.