Examples of using "Prestarme" in a sentence and their turkish translations:
Bana kitabı ödünç verir misiniz?
Bana bir dolar borç verir misin?
Ödünç alabileceğim bir elektrikli testeren var mı?
Bana bir kitap verdiği için ona teşekkür ettim.
Ödünç alabileceğim bir çim biçme makinen var mı?
Bıçağını bana ödünç verir misin?
Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?
Bu hafta sonuna kadar bana biraz ödünç para verir misin?
Arabam bozulduğunda, kendi arabasını ödünç verme nezaketini gösterdi.
Arabanı bana ödünç verir misin?
Sizden üç yüz dolar ödünç alıp alamayacağımı merak ediyordum. Gelecek pazartesi size geri ödeyebilirim.
Dima " Bekle," "Ben, bana biraz borç verebilecek birini biliyorum." dedi.