Translation of "Pasto" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Pasto" in a sentence and their turkish translations:

- No pise el pasto.
- Sal del pasto.

Çimlerden uzak durun.

- ¿Podrías podar el pasto?
- ¿Podría podar el pasto?

Çimi biçebilir misin?

Las vacas comen pasto.

İnekler ot yer.

El pasto es verde.

Çimen yeşildir.

Hay que cortar el pasto.

Otlar kesilmeli.

Nos echamos en el pasto.

Biz çimlerin üzerinde uzandık.

Hay escarcha en el pasto.

Çİmin üzerinde don var.

Las vacas viven en el pasto.

İnekler otla yaşar.

Ellos estaban echados en el pasto.

Onlar çim üzerinde uzanıyorlardı.

Hay muchas ovejas en el pasto.

Merada bir sürü koyun var.

No hay pasto en la luna.

Ayda hiç ot yoktur.

Alimento a mis liebres con pasto.

Tavşanlarımı otla besliyorum.

Mi perro a veces come pasto.

Benim köpeğim bazen ot yer.

Tienen un escudo de plástico y pasto.

Plastik bir koruma ve çim var.

No camine sobre el pasto, por favor.

Lütfen çimenlerin üzerinde yürümeyin.

¿Tenés una cortadora de pasto para prestarme?

Ödünç alabileceğim bir çim biçme makinen var mı?

A veces me echo en el pasto.

Bazen çimenlere uzanırım.

- Prohibido pisar el césped.
- No pise el pasto.

Çimlere basmayın.

Las ovejas están comiendo pasto en el campo.

Çayırdaki koyunlar otluyor.

- Las ovejas comen zacate.
- Las ovejas comen pasto.

Koyunlar ot yer.

Trabajando. Prendí el tractor para cortar pasto. Unos nervios bárbaros.

-Bu sabahı nasıl geçirdiniz? -Çalışarak. Traktörü çalıştırıp otları biçtim. Çok gergindim.

Es ilegal caminar en el pasto, pero ¿qué hay de correr?

Çimlerde yürümek yasak ama ya koşmak?

Las vacas se movían muy lentamente a través del largo pasto verde.

İnekler; uzun, yeşil çimenlerin arasından çok yavaşça hareket ediyorlardı.

Lleno de pasto fresco que no crece bajo el espeso dosel del bosque,

Kalın ağaç örtüsünün altında büyümeyen taze çimenle dolu burası.

Yo oí que el pasto en Inglaterra es verde incluso en el invierno.

İngiltere'de çimlerin kışın bile yeşil olduğunu duydum.

- Algunos niños están jugando en la hierba.
- Unos niños están jugando en el pasto.

Bazı çocuklar çimenlerin üzerinde oynuyor.

- El pasto del vecino es más verde.
- El césped siempre es más verde al otro lado de la valla.
- El pasto está siempre más verde al otro lado de la cerca.

- Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.
- Davulun sesi uzaktan hoş gelir.

- La hierba al otro lado de la colina está siempre más verde.
- Siempre se ve más verde el pasto del vecino.

Komşunun tavuğu komşuya kaz görünür.