Examples of using "Pozo" in a sentence and their turkish translations:
Kuyu kuru.
Kuyu kurudu.
Biz iyi konumdayız.
Eski bir maden kuyusuna benziyor.
Tamam, madene girmek istiyorsunuz demek?
Bu kuyu çok derin.
Onlar iyi durumda.
Kuyuda hiç su yok.
Sekizinciyi kuyuyu kazmak bir riskti.
ortada kuyu var yandan geç
Kuyuda hiç su yoktu.
Köpek bir çukur kazıyordu.
Bu kuyuda çok az su var.
Kuyudan su almaya gidiyorum.
Para kuyuda.
Kedi kuyuda.
Kuyuda hiç su yok.
Burada bir çukur var. Çok dikkat et.
delinin biri kuyuya bir taş attı
Biz arka bahçede bir kuyu kazıyoruz.
Midesi dipsiz bir çukur gibi görünüyordu.
O bir kuyudaki bir kurbağa gibi.
Hiç kuyuya düştün mü?
Onu zehirli yılan çukuruna attırdı.
Bu petrol kuyusu beni zengin edecek.
Kuyuya düştüğüm günü asla unutmayacağım.
Bu sözlerim sizin için: Dipsiz bir kuyuda değilsin.
o sopanın sahibi onu getirinceye kadar bir kuyu kazarsın
Oğlana kuyudan su taşımak için bir elek verdi.
Ne kadar su olduğunu bilmenin imkânı yok, derin bir çıkmaz da olabilir.
Ragnar'ın yılan çukurundaki ölümü neredeyse kesinlikle icat edilmiştir.
O pis kuyuda beş gün geçirdim. O anda tek çözümüm dua etmekti.
Şeytan kız kardeşimi yakaladı ve, muazzam bir kahkahayla, onu dipsiz bir çukura fırlattı.
Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
, Ragnar'ın yılan çukurundaki ölümünün tüm hikayesinin daha sonra
- Tom sap gibi ortadaydı.
- Tom kabak gibi ortadaydı.