Examples of using "Poderoso" in a sentence and their turkish translations:
Sen güçlüsün.
- O, zengin ve güçlüdür.
- O, zengin ve güçlü.
Aşk güçlüdür, fakat para daha güçlüdür.
Hepsi etkili ve hayat değiştirecek türden fikirlerdi.
Arkadaşlık gerçekten kuvvetli.
O güçlü bir iblis.
O varlıklı ve güçlüdür.
Arabam yeterince güçlü değil.
Tom zengin ve güçlü.
Tom güçlü bir adam.
Onların güçlü bir askeri cephanelikleri var.
yalnızca söylemekten çok daha güçlü.
dünyanın en güçlü ordusunu bir hayal edin
[Tek bir hayal bin gerçekten daha güçlüdür.]
- Para konuşur.
- Parası olan konuşur.
bireyleri veya tüm etnik grupları izlemek için kullanılabilecek
pediseller derinize yapışıp çok güçlü bir zehir bırakır.
Birlikleri doğrudan harekete geçerek güçlü bir Koalisyon saldırısını durdurdu…
Borman, Lovell ve Anders, güçlü Satürn V'e binen ilk astronotlar olacaktı
Çağımızın Amerika Birleşik Devletleri insanlık tarihindeki en güçlü ülke.
Amerika dünyanın en büyük ekonomisine ve en güçlü ordusuna sahiptir.
Artık Osmanlı ordusu ile karşı karşıyadır. ümidi ise Papa Pious'un Osmanlı'ya
üzerindedir. Dünyanın en güçlü istihbarat kompleksi olan ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı'nın,
Victor Hugo'nun da söylediği gibi: "Dünyada, zamanı gelmiş bir fikirden daha güçlü olan hiçbir şey yoktur."
1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.