Translation of "Naranja" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Naranja" in a sentence and their turkish translations:

Le dimos la naranja naranja.

Ona turuncu portakal verdik.

- Es una naranja.
- Esto es una naranja.

Bu bir portakaldır.

- Vendemos jugo de naranja.
- Vendemos zumo de naranja.

Portakal suyu satarız.

Dame una naranja.

Bana bir portakal ver.

Comí una naranja.

Bir portakal yedim.

- Me gustaría un jugo de naranja.
- Me gustaría zumo de naranja.
- Quisiera un zumo de naranja.
- Querría un zumo de naranja.

Ben bir portakal suyu istiyorum.

- ¿No podés pelar una naranja?
- ¿No sabes pelar una naranja?

Bir portakalı soyamaz mısın?

- Jugo de naranja, por favor.
- Zumo de naranja, por favor.

Portakal suyu lütfen.

Vendemos zumo de naranja.

Portakal suyu satarız.

Mi corbata es naranja.

Benim kravat turuncu.

Huele como una naranja.

Portakal gibi kokuyor.

Mi camisa es naranja.

Gömleğim turuncu.

Estoy exprimiendo una naranja.

Ben bir portakal sıkıyorum.

Yo comeré la naranja.

Portakalı yiyeceğim.

La naranja es anaranjada.

Portakal turuncu renklidir.

Esta naranja está deliciosa.

Bu portakal lezzetli.

¿Puedo comerme esta naranja?

Bu portakalı yiyebilir miyim?

- Hay una naranja sobre la mesa.
- Hay una naranja en la mesa.

- Masanın üstünde bir portakal var.
- Masanın üzerinde bir portakal var.

- La mujer come una naranja.
- La mujer se está comiendo una naranja.

Kadın bir portakal yiyor.

- Sí, zumo de naranja, por favor.
- Sí, jugo de naranja, por favor.

Evet, portakal suyu lütfen.

Es una especie de naranja.

O bir tür portakal.

¿Alguna vez exprimiste una naranja?

Hiç portakal sıktın mı?

Esta naranja está demasiado agria.

Bu portakal çok ekşi.

La mujer come una naranja.

Kadın bir portakal yiyor.

¿Jugo de naranja o champaña?

Portakal suyu mu yoksa şampanya mı?

Emily se comió una naranja.

Emily bir portakal yedi.

Estoy bebiendo zumo de naranja.

Portakal suyu içiyorum.

Mary llevaba un vestido naranja.

Mary turuncu bir elbise giydi.

Descascaré una naranja para ti.

Sizin için bir portakal soyacağım.

Me gustaría zumo de naranja.

Ben portakal suyu istiyorum

Eso tampoco es una naranja.

O da bir portakal değildir.

Quiero un zumo de naranja.

Bir portakal suyu istiyorum.

Me gusta el color naranja.

- Kavuniçi rengini seviyorum.
- Turuncuyu severim.

Tom se comió una naranja.

Tom bir portakal yedi.

Por favor, pélame esta naranja.

Lütfen benim için bu portakalı soyun.

Zumo de naranja, por favor.

Portakal suyu lütfen.

Hay una naranja sobre la mesa.

Masanın üzerinde bir portakal var

¿Cuánto cuesta el zumo de naranja?

Portakal suyu ne kadar eder?

¿Te tomaste ese jugo de naranja?

- Bu portakal suyunu içtin mi?
- Bu portakal suyunu sen mi içtin?

La Tierra tiene forma de naranja.

Dünya portakal şeklindedir.

Mi color favorito es el naranja.

En sevdiğim renk turuncu.

¿Vos tomaste este zumo de naranja?

Bu portakal suyunu sen mi içtin?

- Dos vasos de zumo de naranja, por favor.
- Dos vasos de jugo de naranja, por favor.

İki bardak portakal suyu, lütfen.

- Ella trató de exprimir el jugo de la naranja.
- Intentó exprimir el jugo de la naranja.

O, portakalın suyunu sıkmaya çalıştı.

La Tierra es azul como una naranja.

Dünya, portakal gibi mavidir.

La muchacha está bebiendo jugo de naranja.

Kız portakal suyu içiyor.

Quiero un poco de zumo de naranja.

Biraz portakal suyu istiyorum.

Pele la naranja y déme un gajo.

Portakalı soy ve bana bir parça ver.

La niña usualmente bebe jugo de naranja.

Kız genellikle portakal suyu içiyor.

Pinta nuestra casa. Ocupa la pintura naranja.

Evimizi boyayın. Turuncu boya kullanın.

Tom es la media naranja de Mary.

Tom, Mary'nin hayat arkadaşıdır.

- Mi madre compró dos botellas de zumo de naranja.
- Mamá compró dos botellas de jugo de naranja.

Annem iki şişe portakal suyu aldı.

Bueno, el color naranja te vuelve más hambriento,

Mesela, turuncu karnınızı acıktırırken

El amanecer ilumina el fondo del arco naranja,

Gün doğumu kemerin alt tarafını turuncuyla aydınlatır

La forma en que la roca brilla naranja

turuncuyla parlayan

Él bebió zumo de naranja de una botella.

O bir şişeden portakal suyu içti.

Tom tomó un vaso de jugo de naranja.

Tom bir bardak portakal suyu içti.

Tom se comió la naranja sin pelarla antes.

Tom, daha kabuğunu soymadan portakalı yedi.

"Sí, zumo de naranja por favor," dice Mike.

"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.

Dos vasos de zumo de naranja, por favor.

İki bardak portakal suyu, lütfen.

Mi madre compró dos botellas de zumo de naranja.

Annem iki şişe portakal suyu aldı.

Tom sacó el jugo de naranja de la heladera.

Tom portakal suyunu buzdolabından çıkardı.

Tom llenó los tres vasos con jugo de naranja.

Tom üç bardağı portakal suyu ile doldurdu.

Hola, quisiera un poco de fresco jugo de naranja.

Merhaba, ben biraz taze portakal suyu istiyorum.

No hay ni siquiera una naranja en la mesa.

Masada bir portakal bile yok.

Encontré un trozo de papel naranja arrugado en mi cocina.

mutfakta buruşuk, turuncu bir kâğıt parçası buldum.

Grande, musculoso y naranja encendido, el icónico orangután de Asia.

Büyük, kuvvetli ve ateş turuncusu. Asya'nın simge hâline gelmiş orangutanı.

Me gustan las frutas como la naranja o la manzana.

Portakal ve elma gibi meyveleri severim.

- Él me dio una naranja a cambio de un trozo de tarta.
- Me dio una naranja a cambio de un trozo de tarta.

O bana bir parça pastaya karşılık bir portakal verdi.

La gente empezó a beber el jugo de naranja más frecuentemente.

İnsanlar fazla ve daha fazla portakal suyu içmek için geldiler.

El planeta tiene una forma parecida a la de una naranja.

Dünya şekil olarak bir portakala benzer.

Una chica me dio una naranja a cambio de un pedazo de torta.

Bir kız bir parça kek karşılığında bana bir portakal verdi.

Le dieron a él un vaso de zumo de naranja mezclado con vodka.

Onlar ona votka katılmış bir bardak portakal suyu verdiler.