Translation of "Línea" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Línea" in a sentence and their turkish translations:

Estoy en línea.

Ben çevrimiçiyim.

Párense en línea.

Sırada dur.

La línea azul es India, la línea roja es África.

Mavi çizgi Hindistan, kırmızı çizgi Afrika.

Cantando en la línea.

Yol boyunca şarkı söylüyorum.

¡Formen una línea recta!

- Düz bir sıra oluşturun.
- Hizaya geçin!

Dibuja una línea recta.

- Düz bir çizgi çiz.
- Düz bir çizgi çizin.

La línea está ocupada.

Hat meşgul.

Firma sobre esta línea.

- Bu çizginin üstünü imzalayın.
- Bu satırın üstüne imza atınız.
- Bu satırın üstüne imza atın.

- Trazá una línea en el papel.
- Dibujad una línea en vuestra hoja.

Kağıdına bir çizgi çiz.

- Dibuja una línea en el folio.
- Trazá una línea en el papel.

Kağıdın üzerine bir çizgi çizin.

Había silencio en la línea.

Konuşmada bir sessizlik oldu.

Es una línea muy delgada.

Arada çok ince bir çizgi var.

Había cruzado la línea aquí

çizgiyi aşmıştı burada

La línea está ocupada ahora.

Hat şimdi meşgul.

Espere en línea, por favor.

Sırada bekleyin lütfen.

Tom toma clases en línea.

Tom internet üzerinden kurslar alıyor.

Trace usted una línea aquí.

- Burada bir çizgi çizin.
- Buraya bir çizgi çiz.
- Buraya bir çizgi çizin.

Los árboles estaban en línea.

Ağaçlar bir sıra halindeydi.

Esa no es mi línea.

O benim sıram değil.

Hay herramientas para encontrarla en línea.

bulmanız için internette kolay araçlar var.

Todo eso se hace en línea.

Bunların hepsi online olarak yapılan şeyler.

En términos de línea de tiempo,

Zamanlama açısından baktığımızda

Manténgase en la línea, por favor.

Hatta kalın, lütfen.

Tom está en la otra línea.

Tom diğer hatta.

Por favor, permanezca en la línea.

- Lütfen sırada kalın.
- Sırayı bozmayın lütfen.

Me salté una línea al leer.

Okurken bir satır atladım.

Tom pasa demasiado tiempo en línea.

Tom internette çok vakit geçiriyor.

Entonces, esta es la línea norte-sur.

Ve dolayısıyla bu da kuzey-güney hattım.

Para que una línea de dominó caiga,

Bir dizi dominonun düşmesi için

Además, disciplinado y en forma de línea

üstelik yine disiplinli ve çizgi şeklinde

Dibuja una línea de A a B.

A'dan B'ye bir çizgi çiz.

Le llamé, pero la línea estaba ocupada.

Onu aradım fakat hat meşguldü.

Él participó en una encuesta en línea.

O bir online ankete katıldı.

La línea de Tokaido termina en Tokio.

Tokaido hattı Tokyo'da sona erer.

A la oficina de la línea aérea.

Havayolu ofisine.

Trazó una línea recta en la pared.

Duvarda düz bir çizgi çizdi.

Debemos trazar una línea en la arena.

Kumda bir çizgi çizmeliyiz.

Los construyó sobre una línea de montaje .

Onları montaj bandı üstünde yaptı.

La llamé, pero la línea estaba ocupada.

Onu aradım, ancak hat meşguldü.

Que podría comprar en línea por USD 2.49.

1419 dolar ödemem istenmiş.

Que aún están fuera de línea y desconectadas.

600 milyondan fazla insan olduğu anlamına gelir.

La línea de la costa está misteriosamente callada.

Gölün kıyı hattı ürpertici bir sessizlikle kaplanmış durumda.

Hannibal despliega su infantería en una delgada línea.

Hannibal piyadelerini ince bir hat şeklinde konumlandırıyor.

Pero tengo que seguir caminando por la línea".

"sadece yürümeye devam etmeliyim."

Si la línea está grabada en mi memoria

hafızama kazınan replik ise

Este referéndum tuvo lugar casi completamente en línea.

Bu referandum neredeyse tamamen internette gerçekleşti.

Traté de llamarlo, pero la línea estaba ocupada.

Ben onu aramaya çalıştım, ama hat meşguldü.

Bob alcanzó la línea de meta el primero.

Bob bitiş çizgisine ilk önce ulaştı.

Hay una fina línea entre genialidad y estupidez.

Dahilik ve aptallık arasında ince bir çizgi vardır.

Llamé a Mary, pero la línea estaba ocupada.

Mary'yi aradım, ancak hat meşguldü.

Él ha dibujado una línea con su lápiz.

O, kurşun kalemi ile düz bir çizgi çizdi.

Tom dibujó una línea recta en el papel.

Tom kağıda düz bir çizgi çizdi.

¿Estás pensando seriamente en vender esto en línea?

Bunu çevrimiçi satmayı ciddi olarak düşünüyor musun?

Otros incluyen el movimiento MeToo, las burlas en línea,

diğerleri de Me Too, online taciz,

Esto significa... ...que esta es la línea este-oeste.

Yani bu bir  doğu-batı hattı.

A Mary le gusta hablar en línea con extraños.

Mary yabancılarla online konuşmaktan hoşlanır.

Hay una fina línea entre ser ahorrativo y tacaño.

Tutumlu olmakla ucuz olmak arasında ince bir çizgi vardır.

Debemos trazar la línea entre asuntos públicos y privados.

Biz resmî ve özel işler arasına çizgi çizmeliyiz.

- Tom siempre está conectado.
- Tom siempre está en línea.

Tom her zaman çevrim içi.

Tom llamó a Mary, pero la línea estaba ocupada.

Tom Mary'yi aradı, fakat hat meşguldü.

Creo que Tom comparte demasiada información personal en línea.

Sanırım Tom çevrimiçi çok fazla kişisel bilgi paylaşıyor.

Tus metas tienen que estar en línea con tu comportamiento,

Asıl amaç hedeflerinizle davranışlarınızın uyuşmasıdır

Y, sin embargo, esto fue lo que elegí en línea:

Ama gelin görün ki internette şunları seçiyordum:

Y empezó a vender sus productos fabricados localmente en línea.

ve yerel ürünleri internet üzerinden satmaya başladı.

La caballería armada ciciliana hizo contacto con la línea musulmana

Silisyalı zırhlı süvariler Müslüman hattıyla çarpışmaya başladığı gibi hatları dağılmıştı.

La línea está ocupada. Por favor, permanezca a la espera.

Hat şimdi meşgul. Lütfen hatta kalın.

La línea roja en el mapa representa una vía férrea.

Haritadaki kırmızı hat bir demiryolunu temsil ediyor.

Hay una fina línea entre lo aceptable y lo inaceptable.

Neyin kabul edilebilir ve neyin kabul edilemez olduğu arasında ince bir çizgi vardır.

Hay una fina línea entre el amor y el odio.

Aşk ve nefret arasında ince bir çizgi vardır.

Si tienes tiempo, envíame una línea de vez en cuando.

Eğer zamanınız varsa, ara sıra birkaç satır yaz.

Tu plan no va en la línea de nuestra política.

- Senin planın bizim politikamız doğrultusunda değil.
- Senin planın bizim politikamızla uyumlu değil.

¿Sabes cómo usar estas herramientas de la línea de comandos?

Bu komut satırı araçlarının nasıl kullanılacağını biliyor musunuz?

¿Usáis el diccionario en línea cuya dirección os he dado?

Sana linkini verdiğim online sözlüğü kullanıyor musun?

Porque las cosas que me importaban no las veía en línea.

çünkü önemsediğim şeyleri internette göremiyordum.

Los saca y los acomoda en una línea afuera del campamento.

Kuvvetlerini geriye çekip kampın dış hattında düzgün bir mevzi almalarını sağlıyor.

Y, al mismo tiempo, tiene una economía de comercio en línea gigante

Aynı zamanda Çin, başka herhangi bir ülkenin uyarlamaya yaklaşamadığı

Al sobrecargar el flanco, los mongoles hicieron retroceder a la línea musulmana.

Kanada fazla yükleme yapan Moğollar;Müslüman hattını geriye doğru itiyorlardı.

Es decir, ¿por qué fue el terremoto en la línea de falla?

demek ki deprem fay hattı üzerinde neden oluyormuş?

Los expertos en Linux son capaces de usar la línea de comandos.

Linux uzmanları komut satırını kullanabilirler.

Está un tal Sr. Kimura en la línea y quiere hablar contigo.

- Telefonda sizin için bir Bay Kimura var.
- Bir Bay Kimura sizi arıyor.

Decidió que iba a probar en un sitio web de citas en línea.

Şansını internet sitelerinde denemeye karar verdi

Aunque las citas en línea han cambiado mucho en los últimos 17 años,

İnternette tanışma son 17 yılda çok değişmiş olsa da

Mientras tanto, Hannibal mantiene la línea, dejando que el enemigo vaya hacia él.

Bu sırada, Hannibal hattını sabit tutup, düşmanın ona yaklaşmasını bekliyor.

En vez de eso ordena un ataque completo contra la línea romana frontal.

Fakat bunun aksine Hannibal, Romalıların ön hattına kanlı bir hücum emri verdi.

Explicó los medios de vida de las personas en la fase de línea

insanların geçim sıkıntısını hat safhada anlattı

Llamamos a esta parte la línea de falla a través de este punto

bu noktadan geçen kısma biz fay hattı diyoruz

Napoleon-Souvenirs.com, la tienda en línea para los fanáticos de la era napoleónica.

video sponsorumuz olarak tekrar hoş geldiniz .

Puede visitar su tienda en línea en Napoleon-Souvenirs.com o, si tiene la

Çevrimiçi mağazalarını Napoleon-Souvenirs.com adresinde ziyaret edebilir veya

Muere de pie aún recitando el poema, pero no completa la última línea.

Hala şiiri okurken ayağa kalkar ama son dizeyi tamamlamaz.

Hay una fina línea entre lo que es aceptable y lo que no.

Kabul edilebilirler ve edilemezler arasında ince bir çizgi vardır.

Fue diseñado para que una línea trazada entre dos puntos del mapa proporcionara

Haritadaki iki nokta arasında çizilen bir çizginin, bu noktalar arasında gezinmek için

Lancé una nueva línea de ayuda nacional en el Reino Unido para personas mayores,

Yaşlılar için yeni milli yardım hattını İngiltere'de piyasaya sürdüm,

Pero si usan nuestra línea de ayuda en el Reino Unido, también oirán risas.

Ama bizim İngiltere'deki yardım hattımıza gelirseniz, siz de gülüşmeler duyarsınız.

Como surgen en una línea en la parte superior de la matriz de dispersión.

tıpkı düzeneğin üst kısmında tek sıra hâlinde ortaya çıkışları gibi.

Los aliados gálicos forman la segunda línea, mientras la caballería romana está en reserva.

Galyalı müttefikler ikinci hatta yerleştirildi, Romalı süvariler ise arka safta beklemedeydi.

Este video está patrocinado por Curiosity Stream, que alberga miles de documentales en línea

Bu videonun sponsoru Curiosity Stream - bilim, teknoloji, doğa ve tarih hakkında

- Se paró al final de la fila.
- Se paró al final de la línea.

Sıranın sonunda durdu.

Nuestro servidor permanecerá fuera de línea el 20 de octubre para un mantenimiento planeado.

Sunucumuz planlanan bakım için 20 Ekim'de çevrimdışı olacak.