Translation of "Roja" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Roja" in a sentence and their turkish translations:

¡Alerta roja!

Kırmızı alarm!

- Mi bicicleta es roja.
- Mi bici es roja.

- Bisikletim kırmızı.
- Benim bisikletim kırmızı.

- Yo tengo una bicicleta roja.
- Tengo una bicicleta roja.

Kırmızı bir bisikletim var.

Y una nariz roja.

ve bir kırmızı burundur.

La sangre es roja.

Çünkü kan kırmızı.

Esta manzana es roja.

Bu elma kırmızı.

La manzana es roja.

Elma kırmızı.

Para. Hay luz roja.

Dur. Kırmızı ışık var.

La flor es roja.

Çiçek kırmızı.

La cereza es roja.

Kiraz kırmızıdır.

Compré una corbata roja.

- Ben kırmızı bir kravat aldım.
- Kırmızı bir kravat aldım.

¿Qué fruta es roja?

Hangi meyve kırmızıdır?

La casa es roja.

Ev kırmızıdır.

¿La manzana es roja?

Elma kırmızı mı?

Su sangre es roja.

Senin kanın kırmızı.

Su cara estaba roja.

Yüzü kırmızıydı.

Necesito una pluma roja.

Kırmızı kaleme ihtiyacım var.

Tengo una casa roja.

Kırmızı bir evim var.

¿Qué camiseta es roja?

Hangi tişört kırmızı?

Cada manzana es roja.

Her elma kırmızıdır.

Mi bicicleta es roja.

- Bisikletim kırmızı.
- Benim bisikletim kırmızı.

El 75% eligieron la roja.

İnsanların %75'i kırmızıyı seçti.

Ella llevaba una falda roja.

O, kırmızı bir etek giyiyordu.

Se puso la chaqueta roja.

O, kırmızı ceketi giydi.

¿Dónde está mi birome roja?

Kırmızı kalemim nerede?

La luz se puso roja.

Işık kırmızıya döndü.

Ella llevaba una blusa roja.

- O, kırmızı bir buluz giymişti.
- O, kırmızı bir bluz giyiyordu.

Mary no come carne roja.

Mary kırmızı et yemez.

Antares es una estrella roja.

Antares kırmızı bir yıldızdır.

Esa manzana no está roja.

O elma kırmızı değil

¿Dónde está la Cruz Roja?

Kızılhaç nerede?

Yo tengo una bicicleta roja.

Kırmızı bir bisikletim var.

Ayer compré una camiseta roja.

Dün kırmızı bir gömlek aldım.

La casa roja es nueva.

Kırmızı ev yeni.

La falda roja es nueva.

Kırmızı etek yeni.

Esta manzana no es roja.

Bu elma kırmızı değildir.

Tom no come carne roja.

Tom kırmızı et yemez.

Deberías comer menos carne roja.

Daha az kırmızı et yemelisin.

¿Qué dice la placa roja?

Kırmızı tabela ne diyor?

Tom tenía la nariz roja.

Tom'un burnu kızarmıştı.

Estaba roja como un tomate.

O domates gibi kırmızıydı.

Esta manzana está muy roja.

Bu elma çok kırmızı.

Esa manzana no es roja.

O elma kırmızı değil

Generalmente no como carne roja.

Ben genellikle kırmızı et yemem.

- Donaron dinero a la Cruz Roja.
- Ellos donaron dinero a la Cruz Roja.

Kızıl Haç'a para bağışladılar.

- "¿Quieres una camiseta?" "Sí, quisiera una roja."
- —¿Quieres una camiseta? —Sí, quiero una roja.

Bir tişört istiyor musun?" "Evet, kırmızı olanı istiyorum."

Porque filtramos toda la luz roja.

çünkü tüm kırmızı ışığı filtreliyoruz.

Ella está sosteniendo una flor roja.

O kırmızı bir çiçek tutuyor.

Ella contribuyó a la Cruz Roja.

Kızıl Haç'a katkıda bulundu.

Mi padre tiene una barba roja.

Babamın kırmızı bir sakalı var.

Tom casi nunca come carne roja.

Tom nadiren kırmızı et yer.

La ropa roja le queda bien.

Kırmızı kıyafetler ona uygun.

La manzana es roja y amarilla.

Elma kırmızı ve sarıdır.

No me gusta la chaqueta roja.

Ben kırmızı ceket sevmiyorum.

¿Es poco saludable comer carne roja?

Kırmızı et yemek sağlıksız mıdır?

La cara de Tom está roja.

Tom'un yüzü kırmızı.

Ella llevaba puesta una blusa roja.

O, kırmızı bir bluz giyiyordu.

Y su distintiva barra de labios roja.

ve imzası niteliğindeki kırmızı rujuyla çıkardı.

Mezcla la pintura roja con la azul.

Mavi boya ile kırmızı boyayı karıştırın.

Su cara de repente se volvió roja.

Onun yüzü aniden kızardı.

Hay un rosa roja en el florero.

Vazoda kırmızı bir gül var.

La carne roja es un alimento proteico.

Kırmızı etler, proteinli gıdalardır.

Llevaba una banda roja cruzada al pecho.

O göğsüne kırmızı bir fular taktı.

Mi padrino me dio esa camisa roja.

O kırmızı gömleği bana vaftiz babam verdi.

Ellos donaron dinero a la Cruz Roja.

Onlar Kızıl Haç'a para bağışladılar.

Mi hermana me compró una cinta roja.

Kız kardeşim bana kırmızı bir kurdele satın aldı.

Una luz roja brillaba en la oscuridad.

Karanlıkta bir kırmızı ışık parlıyordu.

- Ella ponía todas sus joyas en una cajita roja.
- Ella puso todas sus joyas en una cajita roja.

Bütün mücevherlerini küçük kırmızı bir kutuya koydu.

- Compré la bicicleta negra en lugar de la roja.
- Compré la bicicleta negra en vez de la roja.

Kırmızı olanın yerine siyah bisikleti aldım.

La bandera francesa es azul, blanca y roja.

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızı.

¿Cuánto cuesta un metro de esa seda roja?

O kırmızı ipeklinin metresi ne kadar?

La bandera húngara es roja, blanca y verde.

Macar bayrağı kırmızı, beyaz ve yeşildir.

La silla roja fue puesta aparte. Era especial.

Kırmızı sandalye ayrıldı. O özeldi.

A Tom se le puso la cara roja.

Tom'un yüzü kızardı.

¿Qué vino va mejor con la carne roja?

Kırmızı etle en iyi hangi şarap gider?

La bandera roja indicaba la presencia de un peligro.

Kırmızı bayrak tehlikenin varlığını gösterdi.

La luz roja se enciende en caso de peligro.

Kırmızı lamba tehlike halinde yanar.

- Tienes la cara enrojecida.
- Tienes la cara muy roja.

Yüzün kızarmış.

¿Cuál es el mejor vino para la carne roja?

Kırmızı etle en iyi hangi şarap gider?

Los precios de venta están escritos en tinta roja.

Satış fiyatları kırmızı mürekkeple yazılmıştır.

¿Cómo se llama el muchacho de la camisa roja?

Kırmızı gömlekli erkeğe ne denir?

Las pelotas plateadas están alrededor de la pelota roja.

Gümüş toplar kırmızı topun etrafında.

La bandera de Francia es azul, blanca y roja.

Fransız bayrağı mavi, beyaz ve kırmızıdır.

Cruz Roja es una organización sin ánimo de lucro.

Kızılhaç kar amacı olmayan bir örgüttür.