Translation of "Gordo" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Gordo" in a sentence and their turkish translations:

Estás gordo.

Sen iğrençsin!

¿Eres gordo?

Sen kilolu musun?

¿Estoy gordo?

Şişman mıyım ?

Estoy gordo.

- Şişmanım.
- Kiloluyum.

- Tom me llamó gordo.
- Tom me dijo gordo.

Tom bana şişman dedi.

Tom está gordo.

- Tom şişman.
- Tom şişmandır.

Te ves gordo.

Şişman görünüyorsun.

¡No estoy gordo!

Şişman değilim!

No sos gordo.

Sen şişman değilsin.

Solía ser gordo.

Eskiden şişmandım.

¿Está gordo Tom?

Tom şişman mı?

- Tom es un gordo.
- Tom es un hombre gordo.

Tom şişman bir adam.

- No creo que esté gordo.
- No creo estar gordo.

Ben şişman olduğumu sanmıyorum.

- Estoy gordo.
- Soy gorda.

- Ben şişmanım.
- Şişmanım.

Eres un poco gordo.

Birazcık şişmansın.

Él me llamó gordo.

Bana şişman dedi.

Es bajo y gordo.

O kısa ve şişman.

Creo que estoy gordo.

Şişman olduğumu düşünüyorum.

Yo soy demasiado gordo.

- Ben çok şişmanım.
- Ben fazla şişmanım.

¡Me estoy poniendo gordo!

- Şişmanlıyorum.
- Kilo alıyorum.

- ¿Estoy gordo?
- ¿Estoy gorda?

Kilolu muyum?

¿Leíste ese libro gordo?

O kalın kitabı okudun mu?

Ríe y sé gordo.

Gül ve şişman ol.

- Estoy tan gordo.
- Soy muy gordo.
- Soy muy gorda.
- Estoy muy gorda.

Ben çok şişmanım.

- ¿Piensas que estoy gordo?
- ¿Pensáis que estoy gordo?
- ¿Pensáis que estoy gorda?
- ¿Crees que estoy gordo?
- ¿Piensas que estoy gorda?

- Benim şişman olduğumu düşünüyor musunuz?
- Sizce ben şişman mıyım?

Tom es bajo y gordo.

Tom kısa ve şişmandır.

Soy delgado pero estoy gordo.

Ben ince bir insanım ama şu anda şişmanım.

Este gato es bastante gordo.

Bu kedi çok şişman.

¿Tom siempre ha estado gordo?

Tom her zaman şişman mıydı?

Tu perro está muy gordo.

Köpeğin çok şişman.

- John está demasiado gordo para correr rápido.
- Juan es demasiado gordo para correr rápido.

John hızlı koşamayacak kadar çok şişman.

Había oído que él era gordo, pero no había pensado que fuera tan gordo.

Onun şişman olduğunu duydum ama o kadar şişman olacağını düşünmedim.

Si comes demasiado, te pondrás gordo.

Çok fazla yersen, şişmanlarsın.

Él es gordo como un oso.

O bir ayı kadar şişman.

Está demasiado gordo para correr rápido.

O, hızlı koşmak için çok şişman.

No sabía que Tom era gordo.

Tom'un şişman olduğunu bilmiyordum.

- Estoy tan gordo.
- Estoy tan gorda.

Çok şişmanım.

Tom es tan gordo como Mary.

Tom, Mary kadar şişmandır.

Tom no es tan gordo como yo.

Tom benim kadar şişman değil.

El pequeño hombre gordo no se rió.

Küçük şişman adam gülmedi.

Cuanto más comas, más gordo te pondrás.

Ne kadar çok yersen, o kadar şişmanlarsın.

- No puedo creer que llamaras gordo a Tom.
- No puedo creer que le dijiste gordo a Tom.

Tom'a şişman dediğine inanamıyorum.

Mi mamá me dijo que yo era gordo.

Annem bana şişman olduğumu söyledi.

Llamamos "Doraemon" a nuestro profesor porque está gordo.

Öğretmenimize şişman olduğu için "Doraemon" adını veririz.

Es alto y gordo, y siempre está ocupado.

O uzun boylu ve şişman ve o her zaman meşgul.

Yo no sé por qué Tom es gordo.

Tom'un neden şişman olduğunu bilmiyorum.

- Siempre he sido gorda.
- Siempre he sido gordo.

Ben her zaman şişmandım.

- Soy muy gordo.
- Soy muy gorda.
- Estoy muy gorda.

- Çok şişmanım.
- Ben çok şişmanım.

No comas tanto, si no, te pondrás muy gordo.

Bu kadar çok yeme yoksa çok şişmanlayacaksın.

Capturó la mariposa con los dedos gordo e índice.

O, başparmak ve işaret parmağıyla kelebeği yakaladı.

- ¡No estoy gordo!
- ¡No estoy gorda!
- ¡No soy gorda!

Şişman değilim!

Está más gordo de cuando lo vi por última vez.

Onu son gördüğümden daha şişman.

Entre tú y yo, el gordo feo está a dieta.

Senin ve benim aramda, şişman çirkin adam diyette.

Tom está cansado de que le digan que está demasiado gordo.

Tom çok şişman olduğunun söylenilmesinden bıktı.

No me agrada ese chico gordo que se comió tu almuerzo.

Senin öğle yemeğini yiyen o şişman çocuğu sevmiyorum.

A Tom le duele el dedo gordo de su pie derecho.

Tom'un sağ ayağının baş parmağı ağrıyor.

Una vez se confundió porque una periodista llamó a un cerdo gordo

bir keresinde kadın bir gazeteciye şişman domuz dediği için ortalık karıştı

- No comas tanto. Vas a engordar.
- No comas tanto. Te pondrás gordo.

- O kadar çok yemeyin. Şişmanlarsınız.
- O kadar çok yeme. Şişmanlayacaksın.

- No soy tan rápido como ustedes.
- No soy tan gordo como tú.

Ben sizin kadar hızlı değilim.

- No me gustas.
- Me caes mal.
- No me gustás.
- Me caes gordo.

- Seni sevmiyorum.
- Senden hoşlanmıyorum.

Tom está más gordo ahora que la última vez que lo vi.

Tom şimdi onu son gördüğüm zamankinden daha şişman.

Un gato gordo y blanco se sentó sobre un muro y los miró con mirada somnolienta.

Şişman beyaz bir kedi, duvarın üstüne oturdu ve onların ikisini uykulu gözlerle izledi.

- Si comes mucho, vas a engordar.
- Si comes demasiado, te pondrás gordo.
- Si comes demasiado, te pondrás gorda.

- Çok fazla yersen şişmanlarsın.
- Çok fazla yersen, şişmanlarsın.
- Çok fazla yemek yersen şişmanlarsın.
- Çok yersen şişmanlarsın.

- No puedo terminar de leer ese libro gordo en una semana.
- No logro terminar de leer este libro grueso dentro de una semana.

Ben bir hafta içinde bu kalın kitabı okumayı bitiremem.

Había una vez un campesino gordo y feo que se había enamorado de una princesa hermosa y rubia. Un día la princesa le dio un beso al feo y gordo campesino. Y, mágicamente, éste se transformó en un esbelto y apuesto príncipe. Por lo menos, así lo veía ella. Por lo menos, así se sentía él.

Bir zamanlar sarışın bir prensese aşık olan şişman, çirkin bir köylü vardı. Bir gün, Prenses çirkin, şişman köylüyü öptü ve o büyüyle ince, yakışıklı bir prense dönüştü. Sonunda o bu şekilde onu gördü. Sonunda bu şekilde hissetti.