Translation of "Fiebre" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Fiebre" in a sentence and their turkish translations:

- No tienes fiebre.
- No tiene fiebre.
- No tienen fiebre.

Senin ateşin yok.

- Usted no tiene fiebre.
- No tienes fiebre.
- No tienen fiebre.
- Tú no tienes fiebre.

- Senin ateşin yok.
- Ateşin yok.

Tengo fiebre.

Ateşim var.

¿Tienes fiebre?

- Ateşin var mı?
- Ateşiniz var mı?

Tenía fiebre.

Ateşim vardı.

- No tienes fiebre.
- Tú no tienes fiebre.

- Senin ateşin yok.
- Ateşin yok.

- Tom tuvo fiebre anoche.
- Anoche Tom tuvo fiebre.

Tom'un dün gece ateşi vardı.

No tengo fiebre.

- Ben ateşim yok.
- Ateşim yok.

Tengo fiebre alta.

Benim yüksek ateşim var.

Mamá tiene fiebre.

Annemin ateşi var.

No tienes fiebre.

Senin ateşin yok.

¿Todavía tiene fiebre?

Hâlâ ateşi var mı?

- Yo creo que tengo fiebre.
- Creo que tengo fiebre.

Sanırım ateşim var.

Si tienes fiebre alta

ateşiniz yüksekse,

La fiebre indica enfermedad.

Ateş hastalık gösterir.

Parece que tengo fiebre.

Ateşim var gibi görünüyor.

Tengo 39 de fiebre.

102 F derece ateşim var.

Tom no tiene fiebre.

Tom'un ateşi yok.

Ayer tuve fiebre elevada.

Dün yüksek ateşim vardı.

El chaval tiene fiebre.

Adamın ateşi var.

- Tenía una fiebre muy alta.
- Yo tenía una fiebre muy alta.

Çok yüksek ateşim vardı.

- Me he resfriado y tengo fiebre.
- Me he constipado y tengo fiebre.

Üşüttüm ve ateşim var.

Tengo un poco de fiebre.

Benim hafif bir ateşim var.

El paciente no tenía fiebre.

Hastanın ateşi yoktu.

¿Alguna vez te da fiebre?

Hiç ateşlenir misin?

Tomás murió de fiebre tifoidea.

Tom tifüsten öldü.

- Tienes fiebre.
- Estás con temperatura.

Senin ateşin var.

Yo creo que tengo fiebre.

Benim ateşim var gibi geliyor.

Esto hizo desaparecer la fiebre.

- Bu, harareti yok etti.
- Bu, ateşi ortadan kaldırdı.

Mi fiebre no se quita.

Ateşim gitmez.

- ¿Tiene fiebre, le duele la garganta?
- ¿Tiene fiebre y le duele la garganta?

Ateşin var mı ve boğazın ağrıyor mu?

- Tienes la garganta irritada y fiebre. No salgas.
- Tenéis la garganta irritada y fiebre. No salgáis.
- Tiene la garganta irritada y fiebre. No salga.
- Tienen la garganta irritada y fiebre. No salgan.

Senin boğaz ağrısı ve ateşin var. Dışarı çıkma.

Esta noche siento algo de fiebre.

Bu gece biraz ateşli hissediyorum.

Ella está en cama con fiebre.

O, ateşten dolayı yatakta.

Tengo un poco de fiebre hoy.

Bugün hafif bir ateşim var.

La fiebre de Tom está empeorando.

Tom'un ateşi kötüleşiyor.

Tienes fiebre y no debes salir.

Senin ateşin var ve dışarı çıkmaman gerekir.

Puede que tengas un poco de fiebre.

Hafif bir ateşin olabilir.

Tom está en la cama con fiebre.

Tom ateş yüzünden yatakta.

Parece que tiene un poco de fiebre.

Hafiften ateşi var gibi.

Tengo tos y un poco de fiebre.

Öksürüğüm ve biraz ateşim var.

Tienes un poco de fiebre hoy, ¿o no?

Senin bugün biraz ateşin var, değil mi?

Tengo fiebre y me duele todo el cuerpo.

Ateşim var ve her yerim ağrıyor.

Esta mañana he tenido un poco de fiebre.

Bu sabah biraz ateşim vardı.

Ellos lo llevaron al hospital por su fiebre.

Ateşi için onu hastaneye götürdüler.

Yo creo que ella está enferma. Tiene fiebre.

Sanırım o hasta. Onun ateşi var.

Miles de personas murieron durante la fiebre del oro.

Altına hücum döneminde binlerce insan ölmüş.

Una hora después, su fiebre era aún más alta.

Onun ateşi bir saat sonra hâlâ yüksekti.

Llevo desde esta mañana con un poco de fiebre.

Bu sabahtan beri hafif bir ateşim var.

Me duele la garganta y tengo un poco de fiebre.

Boğazım ağrıyor ve hafif bir ateşim var.

Con la fiebre que tienes no puedes salir de casa.

Sahip olduğunuz ateşten dolayı, evden dışarı çıkamazsın.

Así que tenemos fiebre, sí, pero no podemos quemarnos cuando queramos

yani ateşimiz var evet ama her istediğimiz zaman yakamıyoruz

Como tenía un poco de fiebre, me quedé en la cama.

Hafif ateşim olduğu için, yatakta kaldım.

- Está con calentura desde hace días.
- Tiene fiebre desde hace días.

Onun son birkaç gündür ateşi vardı.

Los síntomas iniciales de la enfermedad son fiebre y dolor de garganta.

Hastalığın ilk belirtileri ateş ve boğaz ağrısı.

Habría cuidado de él si hubiera sabido que estaba enfermo con fiebre.

Onun ateşli hasta olduğunu bilseydim onunla ilgilenirdim.

Antes de la llegada de los europeos, la fiebre amarilla no constituía un problema.

Avrupalıların gelişinden önce sarı humma bir sorun değildi.

Ya que te duele la garganta y tienes fiebre, probablemente deberías quedarte en cama.

Boğaz ağrısı ve ateşin olduğundan, muhtemelen yatağında kalmalısın.

Las heridas y la fiebre lo obligaron a convalecer en Varsovia, por lo que se perdió la batalla de Eylau.

Yaralar ve ateş, onu Varşova'da iyileşmeye zorladı ve bu nedenle Eylau Savaşı'nı kaçırdı.

Los bebés se pueden deshidratar por causa de una fiebre demasiado alta, de modo que me dijeron que sería mejor llevarlo al hospital.

Bebekler yüksek ateşten dolayı su kaybedebilirler, bu yüzden bana onu hastaneye göndermenin daha iyi olacağı söylendi.