Translation of "Elegir" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Elegir" in a sentence and their turkish translations:

Pueden elegir.

Seçim yapabilirsin.

Dime cuál elegir.

Bana hangisini seçeceğini söyle.

Podéis elegir uno.

Onlardan birini seçebilirsin.

¿Quién puede elegir?

Kim seçebilir?

- Puedes elegir el que quieras.
- Puede elegir lo que quiera.
- Tú puedes elegir la que quieras.

Her istediğinizi seçebilirsiniz.

No sé cuál elegir.

Hangisini seçeceğimi bilmiyorum.

- Es una elección difícil.
- Es difícil elegir.
- No es fácil elegir.

Bunu seçmek zor.

- Puedes elegir el libro que quieras.
- Podéis elegir el libro que queráis.
- Puede elegir el libro que quiera.

İstediğiniz herhangi bir kitabı seçebilirsiniz.

Solo tenemos que elegir tenerla.

yapmamız gereken tek şey onu uygulamayı seçmek.

Ingenuamente, pensé que podía elegir.

Tabii çocukluk saflığımla birinden birini seçeceğimi zannettim.

No sé a quién elegir.

Kimi seçeceğimi bilmiyorum.

Puede elegir lo que quiera.

Her istediğinizi seçebilirsiniz.

No sé que libro elegir.

Hangi kitabı seçeceğimi bilmiyorum.

Y, ¿qué profesión debía elegir?

Sizce hangi mesleği seçmeliyim?

O podemos elegir convivencia no violenta.

ya da şiddet olmadan birlikte yaşamayı seçeriz.

Tengo que elegir entre esos dos.

Ben bu ikisinin arasında seçim yapmak zorundayım.

Tienes que elegir tu propio destino.

Kendi kaderini belirlemelisin.

Ellos me dejaron elegir un regalo.

Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.

Creo que deberías elegir a Tom.

- Sanırım Tom'u seçmelisin.
- Bence Tom'u seçmelisin.
- Bana kalırsa Tom'u seçmelisin.
- Tom'u seçmen gerektiğini düşünüyorum.

- Haz tu elección.
- Limítate a elegir.

- Birini seç.
- Seç bakalım.

"¿Cómo podía elegir un trabajo gratificante?"

Nasıl tatmin edici bir meslek seçebilirim?

Entonces, ¿cómo elegir un trabajo valioso?,

Öyleyse kariyerinizde değerli olan şeyi nasıl yapabilirsiniz?

Tom no sabe qué color elegir.

Tom hangi rengi seçeceğini bilmiyor.

Debes elegir entre honra y muerte.

Onur ve ölüm arasında bir seçim yapmalısın.

Tendrá más de 80 opciones para elegir.

seçebileceğiniz 80'den fazla ürün olurdu.

EE. UU. tiene la posibilidad de elegir.

Amerika'nın bir seçeneği var.

Elegir la piedra afilada fue un error,

Keskin kayayı seçmek aslında bir hataydı

Podéis elegir cualquier libro que os guste.

Beğendiğin kitabı seçebilirsin.

Usted puede elegir el que le guste.

Hoşlandığın herhangi birini seçebilirsin.

Ambos son bonitos, no sé cuál elegir.

İkinizde hoşsunuz,hanginizi seçeceğimi bilmiyorum.

No sé a quién voy a elegir.

Kimi seçeceğimi bilmiyorum.

Quiero elegir un regalo para mi amigo.

Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.

- Es una elección difícil.
- Es difícil elegir.

Bu zor bir seçim.

No sabía qué tipo de trabajo elegir.

hangi mesleği seçmek istediğimi bilmiyordum.

¿cómo puedes tú decirme qué trabajo elegir?"

bir meslek seçme konusunda bana ne söyleyebilirsin?

- Tienes que elegir entre el honor y la muerte.
- Tenés que elegir entre el honor y la muerte.

Sen onur ve ölüm arasında seçim yapmak zorundasın.

Podemos elegir continuar por ese camino de destrucción,

Biz, ya yıkım yolunda sürekli dibe doğru gitmeyi seçeriz

Pero elegir el blanco correcto requiere de experiencia.

Fakat doğru hedefi seçmek tecrübe gerektirir.

Debemos elegir entre la muerte y la sumisión.

Ölüm ve itaat alternatifimiz var.

Deberías elegir a tus amigos con mucho cuidado.

Arkadaşlarını çok dikkatli seçmelisin.

Tengo que elegir mis palabras con mucho cuidado.

Ben kelimelerimi çok dikkatli seçmek zorundayım.

Debemos elegir una persona apropiada para cada puesto.

Her pozisyon için doğru kişiyi bulmak zorundayız.

Yo tuve que elegir entre A y B.

Ben A ve B arasında bir seçim yapmak zorunda kaldım.

- Si tu podrías elegir los genes de tu hjo, ¿te gustaría?
- ¿Te gustaría poder elegir los genes de tu hijo?

Çocukların için genleri seçebilseydin, seçer miydin?

Como elegir un restaurante o hacer una compra cotidiana

eskiden basit olan kararlar bile

Si se puede elegir, ¡hay que evitar los huevos!

Bir seçeneğiniz varsa, yumurtadan uzak durun!

Temprano sin publicidad y ayuda para elegir temas futuros.

Patreon sayfamızı ziyaret edin . Ekstra epik tarih içeriği

Tenemos que elegir un lugar para armar la carpa.

Çadır kurmak için bir yer seçmek zorundayız.

Tienes que elegir tu propio camino en la vida.

Yaşamdaki kendi yolunu seçmek zorundasın.

Cometí un grave error al elegir a mi esposa.

Karımı seçerken büyük bir hata yaptım.

Tom debe elegir entre el honor y la muerte.

Tom şeref ve ölüm arasında seçim yapmalı.

Solo tuvieron la opción de elegir a sus miembros.

Sadece üyelerini seçebilirlerdi

No son una base sólida para elegir una profesión.

meslek seçmek için sağlam bir temel değil.

Y la buena noticia es que no tenemos que elegir.

İyi haber şu ki seçmek zorunda değiliz.

Pueden elegir tomar medidas en función de lo que quieren.

İstediğin şeye göre davranmayı seçebilir

En la política hay que tratar de elegir, queridos compañeros,

Sevgili yoldaşlar, politikada

Acceso temprano sin publicidad y ayuda para elegir temas futuros.

Patreon sayfamızı ziyaret edin . Ekstra epik tarih içeriği

No puedes ser demasiado cauteloso al elegir a los amigos.

Arkadaş seçiminde çok dikkatli olamazsın.

Ayúdame a elegir una corbata que combine con este traje.

Bu takım elbise ile gidecek bir kravat seçmeme yardım et.

Es mejor que tengas cuidado al elegir a los amigos.

Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.

No tenemos que elegir entre la educación y el desarrollo social.

Akademi ve sosyal gelişim arasında seçim yapmak zorunda değiliz.

No tenemos que elegir entre los logros y la conexión humana.

Başarı ve insan iletişimi arasında seçim yapmak zorunda değiliz.

Nos vemos obligados a elegir entre nuestra humanidad y nuestra libertad.

insanlığımız ve özgürlüğümüz arasında seçim yapmaya zorluyor.

¿Me ayudarías a elegir una corbata que combine con este traje?

Bu takım elbise ile gidecek bir kravat seçmeme yardımcı olur musun?

A veces tienes que elegir entre tener buen aspecto y estar cómodo.

Bazen iyi görünme ve rahat olma arasında seçim yapmak zorundasın.

Los murciélagos usan sensores de calor en la nariz para elegir el blanco.

Yarasalar, burunlarının etrafındaki ısı algılayıcılarla hedef belirler.

Frente a la ausencia de una mejor idea, tuve que elegir este método.

Daha iyi bir fikir yokluğunda bu metodu seçmek zorunda kaldım.

Todo el mundo debería elegir al menos un poema y aprendérselo de memoria.

Herkes en azından bir şiir seçmeli ve onu ezbere öğrenmeli.

Ayúdame a elegir un suéter que combine con mi nuevo vestido, por favor.

Lütfen bana yeni elbiseme uyan bir kazak seçmemde yardımcı ol.

Fue buena idea elegir esta cueva. La jungla cobra más vida durante la noche.

Bu mağarayı sığınak olarak seçmeniz çok iyi oldu. Orman geceleri daha da canlanıyor.

Nunca pensé que sería así de difícil elegir un color para pintar la cocina.

Mutfağı boyamak için bir renk seçmenin bu kadar zor olduğunu asla düşünmemiştim.

La mayoría de la gente tiende a elegir la carta que yo quiero que elija,

çoğu insan genellikle benim istediğim kartı seçiyor

Napoleón hizo varios nombramientos dudosos en 1815: uno fue elegir a Soult como su nuevo

Napolyon 1815'te birkaç şüpheli atama yaptı: Biri, Mareşal Berthier'in yerine

La mejor manera de realmente conocer a una persona es ver cómo se comporta cuando es absolutamente libre de elegir.

Bir insanı gerçekten tanımanın en iyi yolu o tamamen özgürken onun nasıl davrandığını görmektir.

En los restaurantes de EE.UU. puedes elegir entre sentarte en la zona de fumadores o en la de no fumadores.

Birleşik Devletler'deki lokantalarda sigara içilen veya sigara içilmeyen bölümlerde oturmayı seçebilirsiniz.

- Vamos a elegir la mejor cosecha de tomates y llevarlos al mercado.
- Seleccionemos la mejor cosecha de tomates y llevémoslos al mercado.

Domates mahsülünün en iyilerini seçelim ve onları markete götürelim.

- Ella no puede elegir entre conseguir un empleo o ir al colegio.
- No consigue decidirse entre buscar trabajo o ir a la universidad.

Çalışmak ya da üniversiteye gitmek arasında karar veremiyorum.