Translation of "Económica" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Económica" in a sentence and their turkish translations:

Bajo esta lógica económica

Bu ekonomik düşünüşe göre

O la justicia económica,

kayıtsızlığı gördüklerine,

Pero también la ventaja económica.

ekonomik avantajlarıyla birlikte ortaya çıkarır.

Esta es una motivación económica,

bu yöntem insanların daha dürüst

La suposición neoliberal económica número uno

Bir numaralı neoliberal ekonomi varsayımı:

Cuando era la potencia económica dominante.

dünyaya egemen olduğu zamanlardaki gibi.

Tom está en crisis económica ultimamente.

Tom son zamanlarda bir çöküş içinde.

La situación económica del país empeoró.

Ülkenin ekonomik durumu kötüleşti.

Recuerden que mi carrera es de política económica

Şimdi unutmayın, kariyerim kişisel düşünce ve duygulara değil,

Una crisis económica, el colapso de la infraestructura,

Ekonomik kriz ve altyapının çökmesi,

- Nuestra comida es barata.
- Nuestra comida es económica.

Bizim yemeğimiz ucuz.

Habrá una crisis económica a final de año.

Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.

Debemos aplicar medidas severas para la crisis económica.

Ekonomik kriz için sert önlemler uygulamamız gerekir.

Ahora mismo, la situación económica no es buena.

Ekonomik durum şimdi iyi değil.

Tom vuela en clase económica para ahorrar dinero.

Tom paradan tasarruf etmek için ekonomi sınıfında uçar.

América valora la innovación tecnológica y su recompensa económica.

Amerika, teknik yeniliklere ve onun finansal getirilerine değer veriyor.

Similarmente, la reputación es otra poderosa fuerza económica, ¿correcto?

İtibar da tıpkı bunun gibi çok kuvvetli ekonomik güçtür değil mi?

Habrá una crisis económica a finales de este año.

Bu yılın sonunda bir ekonomik kriz olacak.

El año pasado fue un período de incertidumbre económica.

Geçen yıl bir ekonomik belirsizlik dönemiydi.

Y la desigualdad política es consecuencia de una desigualdad económica;

politik bir eşitsizlik ekonomik eşitsizliği takip ediyor;

Genera más de USD 166 000 millones en actividad económica,

ekonomik faaliyette 166 milyar dolardan daha fazla üretiyor,

Ese nuevo país está bajo la influencia económica de Japón.

Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.

Italia está en la peor crisis económica de su historia.

- İtalya kendi tarihindeki en kötü ekonomik krizin içinde.
- İtalya, tarihindeki en kötü ekonomik krizi yaşıyor.

- ¿Tenés una habitación más económica?
- ¿Tiene una habitación más barata?

Daha ucuz bir odanız var mı?

"Conocía esta crisis económica y lo que sucedería", dice este hombre.

"Bu ekonomik kriz ortamını ve olacakları biliyordum" diyor bu adam

Según esta revista, la situación económica en Japón está empeorando año tras año.

Bu dergiye göre, Japonya'da ekonomik durum yıldan yıla gittikçe kötüleşiyor.

La ayuda extranjera a Japón está disminuyendo en parte debido a una desaceleración económica en casa.

Japonya'nın dış yardımları yurttaki ekonomik yavaşlamadan dolayı kısmen azalıyor.

Él culpó a la corrupción del gobierno y a la élite de Venezuela por la desigualdad económica.

Ekonomik eşitsizliğin sebebini hükümet yolsuzluğuna ve elit kesime bağlıyordu.

La fortaleza económica de un país reside no solo en su capacidad de producir, sino también en su capacidad para consumir.

Bir ülkenin ekonomik gücü sadece üretme kabiliyetinde değil aynı zamanda tüketme yeteneğinde de bulunur.

Mi opinión sobre este gobierno es que tenga necesidad de una política económica más fuerte de lo contrario en el futuro enfrentará grandes problemas.

Benim bu hükümet hakkındaki izlenimim onların daha güçlü bir ekonomik politikaya ihtiyaçları olduğu, aksi takdirde gelecekte büyük sorunlarla karşılaşacaklarıdır.